29 Temmuz 2009 Çarşamba

İnsanın bungalowu gibisi yok :P

Tatildeyim sevgili okur. Yaklaşık olarak 39 derece, nem, gençlik ve cırcır böceği gürültüleri içinde saadet doluyum!
Burada net ücretliymiş, öyle dememişlerdi başta o yüzden yanımzda getirdiğimiz laptop fotoları aktardığımız bir cihaz vazifesi yapıyor sadece.
Sabahın köründe kalktık , sevgilim 5 te kalkacak havaş servisine yetişmemiz için saati 04:30 a kurmuş! Haldır haldır hazırlan yetiştik neyse ki. Ama iş havaalanına gelince bitmiyor ki, yaklaşuık 1,5 saatlik yoldan buraya olimposa ulaşıyorsunuz. Denize yüzlerce metre uzak olması sebebiyle yürüyorsunuz . Amaa enn güzel yerlerden geçiyorsunuz, buz gibi eyr altı kalyanklarının ve ormanın içinden yürüyorsunuz. Hava çok çok çok sıcak olmasa daha da şahane gelebilir ama çok sıcak. Buradaki sıcak öyle sadece hava sıcak diyebileceğin ve geçiştireceğin bir şey değil ciddi sıcak.

Kendi bilgisayarım olmadan ve yanımda tanımadğım kişiler varken kişisel blog yazma fikri iyi değilmiş gittim :D

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Habitus,komşusal manyaklıklar,bir veda




*Hürriyet Kelebek'teki Melike Karakartal'ı okuyanınız var mı?
Habitus isimli bir köşesi var , son zamanlarda müdavimi oldum. Çok matrak yazıları var,çok içeten ayrıca sanki arkadaşımın blog sayfasını okuyor gibi hissediyorum.
*Son zamanlarda en çok Manga'nın Dünyanın sonuna doğmuşum adlı şarkısını dinliyorum çok güzel dın rınrın dit dit dit...
* Magissa'nın komşu dehşetini okurken dün gece karşı apartmanın terasındaki sapık adamın fısıltısını hırsız sanan Nancy'nin havlamasına uyandım. Ödüm koptu. Adam gözünü bizim kata dikmiş sigara içiyor ve durmadan fısır fısır küfür ediyor deli mi ne!
*Hazırlıklar tamam sayılır. Yarın sabah 07:40 'ta uçarğımız kalkıyor ve Antalya Olimpos'a gidiyoruz! 1 haftalık beklenen tatilimiz sonunda geldi. Yüzmece, dinlenmece, uyumaca , doğayla baş başa kalmaca oohh.
*Arkadaşlarım bir bir evleniyor. Büyümek çok heyecan verici bir deneyim ama arkadaşlaırmın evlenmesi çok tuhaf geliyor. 7 Ağustos'da Şebo'm evleniyor. Şebo ve evlilik aynı cümle içinde bile kullanılması mümkün olmayan kelimelerken şimdi onu da everiyoruz. Benim derdim ise"ne giysem? "
'Büyümek , arkadaşlarının evlendiğini, çocuk sahibi olduğunu hatta boşandığını görmektir.'
Sıcaktan pekmezi akmış Robin Goodfellow :p

Not: Bu fotolar ne diyorsanız; Gidiyorum ama ardımda kalbi kırık bir köpek bırakıyorum, kendisi valizimi görüp görüp mutsuz oluyor.
Ardında bir it bırakmak ne kötüymüş :(

19 Temmuz 2009 Pazar

Mektubumu bulamaz ol!

Nostalji albüm sevmem, eski şarkıları yeniden yorumlamaya ne gerek var ki allahaşkına!
Yani Göksel o titrek sesiyle neden eski şarıları söylemiş ki aygın baygın bakışlarıyla bir de klip çekmiş. Bu kadının kendine has bir tarzı var neden böyle birşey yapmış ki yahu!
Müzikte 2 gereksizlik varsa biri bu nostalji albümleri öbürü de remixlerdir bana göre.
Dün gece Tophane'ye gittik sevgilimle tavla oynamaya. Açmışlar avaz avaz Powerturk tv, o saatte de remixlerin olduğu bir program. Allahım ne gereksiz şeyler hep aynı sound dıptıkı dıptıkı canım şarkıları rezil etmişler. Bence remixler djlerin egolarının şişmesiyle ilgili bir şey. "Ben bunu daha iyi yaparım, daha değişik yaparım ben nasıl bu şarkıyı bok ederim" düşüncesi, bir kendini beğenmişlik bir megalomoni..
Of çok sıcak be!

17 Temmuz 2009 Cuma

Yes we can :P

Epeydir aşklı şeyler yazmıyorum üşenmedim bu akşam bunu düşündüm.6 Ay oldu geçen hafta. Ne haftaydı ama! Sevgilimin doğum günüydü geçen perşembe akşamı, deli bir kavgayla bitti o akşam. Haftasonu, hatta salı gününe taşan huzursuzluğu cabası. 6 Ay boyunca sevgililiğin güzel taraflarının yanı sıra mutsuz olduğum anlar da oldu. Sancılı günler de oldu. Benim kötü bir huyum vardır, bir kere huzursuzluk girdi mi aklıma çıkmak bilmez. Takarım takarım , düşünürüm uzun uzun, uykularım kaçar. Bazen öyle dönemlerim olur ki karamsar kapkara bir ruh haline girerim böyle umutsuuuz kötüü. Kimse çıkartamaz beni oradan. Depresyona meyilli bünye ne yaparsın hemencecik dalıveriyor karamsarlığa.
Ama meyve gibi ilişki de olgunlaşıyor zamanla. Sağlam temeller atılıyor, çimentosu dökülüyor kuruması bekleniyor. Her şey zaman istiyor.
Ayrıcaa güzel planlarımız var bizim.
Haftaya 26 Temmuz'dan itibaren Olimpos'tayız sevgilimle 1 hafta!
Baş başa, doğanın içinde, kendimizi, aşkımızı ilişkimizi tazeleyeceğiz, üzüntülerimizi atlattıklarımızı kutlayacağız.
Kendini yen Ayşegül kendini yen, bunu yapabilirsin!

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Fal

Annem şahane fal bakar ama benden bilgi almak için fal bakması ve faldakileri artık bilmesi şu tür durumlar yaratıyor:
- Bak için sıkkın, sanki kavga etmişsiniz, öyle mi?
- İşle ilgili bir problem var, değiştirmeyi düşünüyorsun, değiştirecek misin?
- Borç görünüyor, borcun mu var?
- Bak buradaki ablan hani geçen şöyle olmuştu ya o çıkmış ama merak etme düzelecek.(?!)

Bazı kişilere binbir nazla ama saatlerce şahane kavhe falı bakabilir,insanları şok edebilir, onları adeta okuyabilir ama bana gelince kızı olmamdan mütevellit olsa gerek böyle yavan geçiyor. Biliyor bilmesine de tatsız oluyor.
Pehh.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Yok

Keyfim yok
Hevesim yok
Çalışasım yok
Yemek yiyesim yok
Beynimin için örümcek ağı gibi karman çorman.

Bu da kişisel tarihime not olarak düşülsün.

9 Temmuz 2009 Perşembe

Kuaförler! Diyeceklerim var!

Kuaföre gitmeyi hiç sevmiyorum. İnanılmaz gergin oluyorum. Senelerdir gittiğim olsa bile. Bir kere o fön gürültüsü boya kokusu beni mahvediyor. Bir de kuaför salonları neden beyaz ışıkla aydınlatılmak zorunda? Beyaz ışık feci bir şey. Tamam enerji tasarruflu ampuller falan beyaz ışık ama olmaz olsun öyle enerji tasarrufu. Migrenimi azdırır, insanı berbat gösterir o yapay ışık. Bir de aynalar var. Yahu o aynaların bizi güzel göstermesi gerekmez mi? Neden cildimizi berbat, saçımızı yüzümüzü kötü gösterir?
Bu dünyada 3 tip kadına saygım yok arkadaş.
1. Kırmızı ojeleri aşınmış yarısı soyulmuş kadınlara,
2. Esmer sarışınlara, (özellikle dipten 5 cm siyahı gelmiş kara kaşlı sarışınlara)
3. Terlik giyen kadınlara ,
Saygım yok! Saygı olmayınca sevgi de tükeniyor biliyorsunuz ki :)

Dün saçlarımı kestirdim bugün de fön çektirdim, 2 gündür istemediğim yoğunlukta haşır neşirim kendileriyle.
En son sir ağda ile bıyık operasyonuna tanımadığım bir kuaföre gitmiştim ve 2 hafta yanık dudakla dolaşmıştım berbattı.
Bence kuaförlerdeki en acınası tipler çıraklardır. Zaten asık suratlıdırlar gün boyu kuaförlerin ayak işlerini yapmaktan. Fönü tutarlar mesela ama öyle bir sıfatları vardır ki, sanırsın giderken peçeteye "beni kurtar" yazıp verecekler. Gelir terliklerini sürüye sürüye, saçınızı yıkar, önlüğünüzü giydirir, saçınızı ıslatır, fönünüzü tutarlar ama aslında bu işten nefret ederler. Saç kesiminden sonra yerleri süpürme işleri falan da bunlara verilir. Ben üzülüyorum çıraklara yahu. Daha iyi muameleyi hak ediyorlar .Hayır böyle kötü davranıyorlar sonra onlar ilk para bulunca kendi yerlerini açıyorlar sonra daha meslekte pişmeden korkunç saçlara, kaşlara, makyaj ve epilasyonlara imza atıyorlar.
Ben böyle bir kuaföre Azeri kızı Günel gibi girmiş, Ayşen Gruda olarak çıkmıştım kaşlarımı o şekil yapmıştı yani.
Bir de o saçlar seni rezil eder kuaförde. Saçların ıslanınca keçe gibi dolaşır tarakla açılmaz, aynada bakarken bir bakarsın beyazın var veya naylon gibi yıpranmış.
Ustalar da az değil. Havalı havalı keserler.Bir de bilmişler. Her boku bunlar bilir. Şöyle kısa olsun dersin, "Olmaz şöyle yapalım" der, düz fön istiyorum dersin "olmaz sana dalgalı yakışır" der. Yahu sana ne? Belki ben süpürge saç seviyorum. Belki ensem cascavlak açılsın istiyorum. Belki yataktan yeni kalkmış saç modeli derken gerçekten yataktan yeni kalkmış saç modlei istiyorumdur,yataktan kalkıp fön çekmiş saç modeli değil.
İyice kısa kestirdim işte. Artık 2 ay rahatım ooh.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

M.J ve diğer şeyler


Dün gözlerim dolu dolu izledim cenaze törenini. Özellikle de kızının yaptığı konuşmada ben de herkes gibi çok duygulandım. Biz sadece pop müziğin kralını kaybetmiştik ama o babasını kaybetmişti.
Michael Jackson 'ın ölümü çok üzücü ancak yaşasaydı daha da hırpalanacaktı ne yazık ki, hak ettiği değeri göremeyecekti çünkü yeni jenerasyon onun değerini anlamıyordu. Dizilerde, filmlerde kliplerde alay konusu olmuştu son zamanlarda acımasızca.
Eğer yaşasaydı ve Londra'da o konseri verebilseydi konuşulan yine onun ten rengi, çocuk tacizi suçlamaları olacaktı.
Dünkü tören güzeldi evet ama yeterince görkemli değildi bence.
Ruhu şad olsun. Jim Morrison, Kurt Cobain, Elvis Presley, Bob Marley ve diğerlerinin yanında artık.


Münevver Karabulut cinayeti artık saçmalığa döndü. Deliller yok edildi, göz göre göre Cem Garipoğlu kaçtı ve hala saklanıyor şimdi de kızın cesedinde bulunan sprem başka bir cesede ait çıkmış. Bu inanılır gibi değil. Artık herkesin bildiği bir şey varsa o da bu ailenin kollarının nerelere uzanabildiği ve Cem Garipoğlu denen hayvanın başka birimlerce de saklanmasına arka çıkıldığı.
Paranız varsa cinayet bile işleyebilirsiniz arkadaşlar. Atış serbest.