23 Mart 2010 Salı

Üzüntüden beslenen insanlık


Bazı insanlar vardır, acıdan üzüntüden beslenir. Her boku takar, her boka dertlenir. Ben önceden bu tür insanların üzüntülerine üzülür, uzun uzun çareler düşünürdüm. Artık uğraşmıyorum. Çünkü ne desem ne etsem boşa gidiyor. O kişi kendine yeni üzüntüler buluyor. Etrafımda bu insanlardan fazla bulundurmamaya dikkat etsem de bir şekilde buluyor işte beni. Aralarında kıramadığım insanlar da var çünkü.
Ya sevgili problemleri vardır, ya ailesel, ya işsel, ya hayatsal genel. Arada sırada hepimizde olan sorunlardan söz etmiyorum, sürekli bu sorunlar yaşayan insanlardan bahsediyorum.
Bir tane arkadaşım var mesela , bütün hayatı erkekler. Önceden sadece hayatının erkeğini beklemeyi düşünür ve kendini ona saklarken zaman geçtikçe "nefes alsa yeter" kriterine göre erkek seçer oldu. Bütün hayatındaki mutluluk ve mutsuzluk kaynağı erkeklerdir. İşin tuhafı henüz adam gibi bir ilişkisi olmadı. Tanıştığı çocuklar bir süre sonra kıza tamamen ilgisiz kalıyorlar kız da peşlerinden koşuyor. Sürekli bir dert halinde. Bana rastladığı her an ama her an "ay çok mutsuzum Ayşegül ne yapsam sence? ne desem sence? onun gibi mi yapsam sence? sence neden böyle yapıyor? neden neden neden?" . Karşılaşınca naber de cevabı hazır: eh işte. Niye sorun ne? Ya ne bileyim.
Ne bileyim ne yahu. Varoluşunun yegane amacı erkek midir allasen? Kendi kendine mutlu olmayı beceremeyen biri hayatında bir çift olarak ne derece mutlu olabilir bu da tartışılır.
Acıdan beslenenler asalak gibidir. Hayatın farkında olamazlar, hep aynı şeylerde takılıp yaşayıp giderler. Hayatlarındaki her an yeni bir küçük emrah film sahnesine gebedir. Mottoları: "Kan kustum kızılcık şerbeti içtim" dir .Kendilerinden hiç beklenmeyen "fedakarlıklar " yapıp mutsuz olurlar. İnsanlarla da araları pek iyi olmaz. "Ay bugün hiç keyfim yok yaaa" , " Ay bugün moralim çok bozuldu yeaa", "Ay hayat çok anlamsız yeaaa", "Ay falanca bana taktı hep benle uğraşıyorlar yaa" diye sızlanırken çok duymuşsunuzdur mutlaka.
Erkek kısmında bu olay arabesk müzikle, şiirsel zıttırık yazılarla, kadersimse çekerim mantığıyla kendini gösterir.
Bir de başkalarını da mutsuz görmekten zzevk alır gibi bir halleri olur. Mesela sen sevgilinle yaşadığın hoş birşeyi anlatırsın "ah ah biz de öyleydik evlenince hepsi değişiyor, imzayı attın bambaşka biri oluyor" veya "ay herkese anlatma nazar değer" falan der. Mutlaka bir şekilde mutsuz olmuş kişilerden örnekler verir. Falancanın falancası da öyleymiş de sonradan neler neler gelmiş başına. İlla örnek vereceği olumsuz şeyler vardır yani.
Annem öylelerine kara haber müjdecisi der.
İşyerinde de böyle bir kız vardı. Bana fenalık gelirdi onun mıymıntısından, mutsuzluğundan. Bana neyse. Gerçi bana ne değil işte, benim enerjimi de emiyor vakum gibi.
Hayatları dram olan bu insanlardan uzak durun. Kendileri bütün dünyanın kendilerine karşı, bütün insanların içten pazarlıklı veya arkadan vurucu olduklarını, herkesin onunla uğraştığını söylerler. İnanmayın. Üzülmeyin. Dinliyormuş gibi görünüp geçiştirin veya hiç dinlemeyin. Çünkü ne derseniz deyin "ama " ile başlayan cümleler kuracaktır kendisi.

foto

8 yorum:

delininbiri dedi ki...

işte bu benim diyesim geldi başlığı görünce..çok doğru tespitler..

Robin Goodfellow dedi ki...

delininbiri: hangisi sensin üzüntüden beslenen mi :P

Nihan dedi ki...

Şu erkekler konusunda tamamen aynı olan bi arkadaş da bende var; problemin kendisinden kaynaklandığını anlatmaya çalışmak da öyle zor ki!Ne yapacaksın Ayşegül' üm, insan kendi kaderini kendi çiziyor biraz da...Baktın hiç bir şey değişmiyor, yavaşdan topukluyoree :)))

Primarima dedi ki...

Pişt öyjedül bize gelmeni istedim ve sana saatlerce ama ile başlayan somurtarak bitirdiğim cümleler kurmayı istedim ...gelsene.

Mimmi dedi ki...

ama ama :))
ya hüf var öyleleri hakkatten.. bu yazı bile gerdi beni
güzel şeylerden bahsedelim çiçekler böcekler sahibini döven köpekler :))))
bahar geldi doğaya bizim içimize de gelsin artık !!!

Damlo dedi ki...

yarın o taraflarda hatta tam da senin taraflarda mülakatım var ama sen o taraflarda yaşamıosun sanırım bu aralar

Robin Goodfellow dedi ki...

Sıpeşıl Niho: Evet ya, sorunun aslında başkasında değil de kendisinde olduğunu nasıl anlatacağız acaba?

primarima: Sana sınırsız " Ama hakkı" veriyorum :)

sheena: çok fazla bahar yazısı var yavru azcık deprestirik şeyler de olsun.

damlo: işyerime gelebilirsin yavrucan.

Damlo dedi ki...

hımmm msjlaşalım diemiom; mailleşelim.