Pazar günü Hürriyet'in pazar ekinde çocukerkillik üzerine bir yazı  yayımlandı. Artık ailede çocuklar söz sahibi olmaya başlamış. Hatta  çocuklar daha da ileri gidip annelerinin saçına, kıyafetine, alınan  otomobile kadar her şeye karar verir olmuşlar. Yazı diyor ki, artık  demokratik aile yok çocukerkil aile var.
Buradan Hürriyet'in ekindeki  arkadaşlara GÜNAYDIN! demek istiyorum. Yeni mi fark etmişler? Zira ben  çocuklarla ve ailelerle haşır-neşir olmaya başladığımdan beri bunun  farkındayım.
Artık yeni nesil böyle.
Yazıda çocukerkilliğe yatkın  aileleri de listelemişler:
 *Anne-baba yaşının  ileri olduğu aileler
* Tek  çocuklu aileler
* Tek ebeveynli  aileler
* Çocuğun evlatlık olduğu  ya da çok geç doğduğu aileler
*  Çocuğunun geçmişinde ciddi sağlık  sorunu bulunanlar
* Travmalar  bulunan aileler
* Anne ya da  babanın bağımlı kişilik yapısına sahip  olduğu aileler 
Hay ağzınızı öpeyim sevgili yazarlar.  Gerçi ben bu faydalı ve hislerime ve düşüncelerime tercüman olan yazıyı  okurken daha farkındaydım ki tabi ki de bu yazıyı çocukerkil aileler  okumayacak, hatta okuyanlar da biz öyle değiliz ki yanılgısına  düşecekler. Sonra da gazeteyi kapatıp çocuklarının seçtiği zamanda evden  çıkıp yine çocuklarının seçtiği yere gidip çocuklarının seçtiği  aktiviteleri yapacaklar.
Yazıya göre -ki bence haklılar, modern çağın  reklamlarının önemli bir kısmı bu çocuklar için çalışıyor. Son çıkan  toyota reklamı gibi reklamlar daha çok çocukları hedefliyormuş.
Hep  söylemişimdir, annelik insana kişiliğini kaybettiriyor diye. Ben diye  bir şey kalmıyor. Biz düşüncesi hakim oluyor diye. Hatta çocuk doğunca  eşinden bile "babamız" diye bahsediyorlar. Ben böyle diyenlerin  yalancısıyım. Kendini geri plana atmak, isteklerini, hayallerini  ötelemek sanırım seni en iyi anne yapan şeyler. Ama anlaıdm ki annelik  böyle bir şey. Bencillikten tamamen çıkıp - hayır hayır bunu  yazamayacağım bence bencillik aynen devam ediyor sadece tek bir kişiye  karşı bencillik zırhını kaldırıyorsun çünkü. Eşine dostuna ailene aynı  insansın çünkü.
Neyse konuma dönecek olursam, yazıda uzmanlar diyor  ki, çocuklara da tercih yapma hakkı verilmeli ancak çocuk hayır  kelimesini de bilmeli. Sanılanın aksine sınırları olan çocuk kendini  daha güvende hisseder, aksi takdirde tatminsiz bir birey olur.
Her  şeye çocukların karar vermemesi fikrini başından beri destekliyorum. Hem  de bir eğitmen olarak. Çocuk henüz çocuk olduğu için karar verme  yetileri henüz tam işlemez durumdadır ve vereceği kararlar o anlık ve  çocukça mantığa sahip kararlar olacaktır. Halbuki çocuk ruhen ve bedenen  gelişen ve olgunlaşma evresindeki yetişkin adayıdır. Daha öğrenme ve  keşfetme sürecindedir. Bu dönemde sınırsızlık ve serbestlik ona ilerde  mutsuzluktan başka bir şey getirmeyecektir.
Bana velilerim diyor  ki: çok sinirli, çok huysuz, evde bir oyunla oynamıyor sürekli bizim  peşimizde, sürekli kavga halinde, bizi hiç dinlemiyor,hayır sözcüğünü  duyduğu an kendine zarar veriyor, ağlıyor bağırıyor. Oysa çocuk seansta  ve-veya anaokulunda hiç öyle davranışlar göstermiyor. Ev ve aile yanında  olmadığı bu durumlarda hem mutlu hem uyumlu sakin bir çocuk  oluyor.Halbuki okulda ve benim yanımda kurallar var, sınırlar var,  yönlendirmeler var. Çünkü çocuk o bulunduğu ortamda güvende hissediyor.  Yetişkinler zaten kendisi için verilecek kararı vermiş o ortamı  hazırlamış oluyor. Ona da sadece çocukluğunu yaşama ve eğlenme olanağı  kalıyor.
Bir yerde it eğitmen gibi. Köpek eğitiminde de köpeğiniz  için baştan kuralları belirlersiniz. Koltuğa çıkıp çıkmayacağı, yemek  dilenip dilenmeyeceği, misafir gelince üstüne atlayıp atlamayacağı ,  havlaması vs. gibi durumlar için eğitirsiniz. Köpek arada bu kuralları  dener, koltuğa çıkar, yanınızda yatmaya çalışır, yemek dilenir ... Her  zaman tavrınız aynı olmalıdır: HAYIR!
Eğer köpek bir tutarsızlık fark  ederse evde kontrolü eline alır ve bir bakmışsınız huysuz, saldırgan ve  güvensiz bir köpeğiniz olmuş. Köpekler kural ister, sanılanın aksine  kuralların olduğu yerde mutlu olurlar.
Çocuk sahibi olmak da  bunun gibi (anne olan it sahiplerinden duyduğum tecrübelere dayanarak  söylüyorum).
Çocuklar arada sırada evde olayları kontrol etmeye  çalışırlar. Burada basit bunu gyieceğim veya odamda bu olsun kavgasından  söz etmiyorum. Mesela misafir gelince ışıkları kapattırıp oturtan  çocuklar, misafiri sussun diye susturan çocuklar (anne babaları da  susuyor hale bak), sen babamın yanına oturmayacaksın bunu giymeyeceksin  diyen çocuklar, şimdi herkes yatacak diyen çocuklar bahsettiklerim. Buna  izin veren anne-babaları görünce dehşete düşüyorum doğrusu. İyi bir şey  yaptıklarını zannediyorlar. Onlara sorsanız çocuklarının seçimine saygı  duyuyorlar (!) ama seçim de ne seçim ama!
Çocukların fikrine  başvurulması, kendi odasıyla, alınacak kıyafetiyle, oyuncağıyla ,  izleyeceği filmlerle ,gidilecek yerlerle ilgili danışılması neyse de her  bokunuza da karıştırtmayın be kardeşim.
meraklısına yazı için :http://www.hurriyet.com.tr/pazar/14446619.asp?gid=59
5 yorum:
Allahim kabus gibi.
Ben bu cocuklara "soy kurutan" adini taktim.
Birinin annesine de gecen gun soyledim hatta. Bozuldu ama oh iyi oldu, biraz dursun dusunsun bundan kelli, o sevimlilik yumagi cocuklarimin manyakca davranislari baskalarina sevimli gelmiyor olabilir mi acaba diye.
magissa: ben de "yaşam sevinci öldüren" adını taktım :D
ya çok üşeniyorum okuyamayacağım hürriyetteki yazıyı ama şunu demek istiyorum.. evine gelen herkes ister bebek olsun ister köpek senin kurallarınla yaşamak zorunda..
ha bebekte itaat et rahat et olayların var evet uyumak istiyorsa uyuyacak altı kirliyse temizlenecek bunlar apayrı şeyler ve tamamen ihtiyaçlar... bunlar tabi ki aksatılmadan yapılacak ama her çocuk her köpek gibi 3 şeye sahip olmak zorunda " rules, limits and boundaries". ayakkabıları yalamak yasak mı hep yasak olacak, tamam bebişkom bugün yala ama yarın yok diye bi olay yok yani.. bunlar da köpekler gibi bir boşluk olduğunda liderliği ele almayı ve geri vermemeyi seven canlılar sonuç olarak. lider sensin ve öyle kalmalısın.. Zor olsa da.. Allam bana yardım et ilerde yalamıyım şu an tükürdüklerimi :))
şina: bak türkürdüğünü yalarsan ben de yalamış olurum çünkü itle köpek aynı evde olmaz diyenlere (!) seni örnek gösteriyorum.
köpek ve bebek konusu ayrı yahu :))
yaşarlar
ama son tecrübeme göre şunu söyleyebilirim, köpekler kapışınca bebek onların sesine uykudan uyanıyorsa korkabiliyormuş :))) denedik bulduk, köpeklerin kafasına itina ile biberon fırlattık(m). Bir daha zort yaparlar..
Yorum Gönder