21 Nisan 2010 Çarşamba

Cocukerkillik

Pazar günü Hürriyet'in pazar ekinde çocukerkillik üzerine bir yazı yayımlandı. Artık ailede çocuklar söz sahibi olmaya başlamış. Hatta çocuklar daha da ileri gidip annelerinin saçına, kıyafetine, alınan otomobile kadar her şeye karar verir olmuşlar. Yazı diyor ki, artık demokratik aile yok çocukerkil aile var.
Buradan Hürriyet'in ekindeki arkadaşlara GÜNAYDIN! demek istiyorum. Yeni mi fark etmişler? Zira ben çocuklarla ve ailelerle haşır-neşir olmaya başladığımdan beri bunun farkındayım.
Artık yeni nesil böyle.
Yazıda çocukerkilliğe yatkın aileleri de listelemişler:

*Anne-baba yaşının ileri olduğu aileler
* Tek çocuklu aileler
* Tek ebeveynli aileler
* Çocuğun evlatlık olduğu ya da çok geç doğduğu aileler
* Çocuğunun geçmişinde ciddi sağlık sorunu bulunanlar
* Travmalar bulunan aileler
* Anne ya da babanın bağımlı kişilik yapısına sahip olduğu aileler


Hay ağzınızı öpeyim sevgili yazarlar. Gerçi ben bu faydalı ve hislerime ve düşüncelerime tercüman olan yazıyı okurken daha farkındaydım ki tabi ki de bu yazıyı çocukerkil aileler okumayacak, hatta okuyanlar da biz öyle değiliz ki yanılgısına düşecekler. Sonra da gazeteyi kapatıp çocuklarının seçtiği zamanda evden çıkıp yine çocuklarının seçtiği yere gidip çocuklarının seçtiği aktiviteleri yapacaklar.
Yazıya göre -ki bence haklılar, modern çağın reklamlarının önemli bir kısmı bu çocuklar için çalışıyor. Son çıkan toyota reklamı gibi reklamlar daha çok çocukları hedefliyormuş.
Hep söylemişimdir, annelik insana kişiliğini kaybettiriyor diye. Ben diye bir şey kalmıyor. Biz düşüncesi hakim oluyor diye. Hatta çocuk doğunca eşinden bile "babamız" diye bahsediyorlar. Ben böyle diyenlerin yalancısıyım. Kendini geri plana atmak, isteklerini, hayallerini ötelemek sanırım seni en iyi anne yapan şeyler. Ama anlaıdm ki annelik böyle bir şey. Bencillikten tamamen çıkıp - hayır hayır bunu yazamayacağım bence bencillik aynen devam ediyor sadece tek bir kişiye karşı bencillik zırhını kaldırıyorsun çünkü. Eşine dostuna ailene aynı insansın çünkü.
Neyse konuma dönecek olursam, yazıda uzmanlar diyor ki, çocuklara da tercih yapma hakkı verilmeli ancak çocuk hayır kelimesini de bilmeli. Sanılanın aksine sınırları olan çocuk kendini daha güvende hisseder, aksi takdirde tatminsiz bir birey olur.
Her şeye çocukların karar vermemesi fikrini başından beri destekliyorum. Hem de bir eğitmen olarak. Çocuk henüz çocuk olduğu için karar verme yetileri henüz tam işlemez durumdadır ve vereceği kararlar o anlık ve çocukça mantığa sahip kararlar olacaktır. Halbuki çocuk ruhen ve bedenen gelişen ve olgunlaşma evresindeki yetişkin adayıdır. Daha öğrenme ve keşfetme sürecindedir. Bu dönemde sınırsızlık ve serbestlik ona ilerde mutsuzluktan başka bir şey getirmeyecektir.

Bana velilerim diyor ki: çok sinirli, çok huysuz, evde bir oyunla oynamıyor sürekli bizim peşimizde, sürekli kavga halinde, bizi hiç dinlemiyor,hayır sözcüğünü duyduğu an kendine zarar veriyor, ağlıyor bağırıyor. Oysa çocuk seansta ve-veya anaokulunda hiç öyle davranışlar göstermiyor. Ev ve aile yanında olmadığı bu durumlarda hem mutlu hem uyumlu sakin bir çocuk oluyor.Halbuki okulda ve benim yanımda kurallar var, sınırlar var, yönlendirmeler var. Çünkü çocuk o bulunduğu ortamda güvende hissediyor. Yetişkinler zaten kendisi için verilecek kararı vermiş o ortamı hazırlamış oluyor. Ona da sadece çocukluğunu yaşama ve eğlenme olanağı kalıyor.
Bir yerde it eğitmen gibi. Köpek eğitiminde de köpeğiniz için baştan kuralları belirlersiniz. Koltuğa çıkıp çıkmayacağı, yemek dilenip dilenmeyeceği, misafir gelince üstüne atlayıp atlamayacağı , havlaması vs. gibi durumlar için eğitirsiniz. Köpek arada bu kuralları dener, koltuğa çıkar, yanınızda yatmaya çalışır, yemek dilenir ... Her zaman tavrınız aynı olmalıdır: HAYIR!
Eğer köpek bir tutarsızlık fark ederse evde kontrolü eline alır ve bir bakmışsınız huysuz, saldırgan ve güvensiz bir köpeğiniz olmuş. Köpekler kural ister, sanılanın aksine kuralların olduğu yerde mutlu olurlar.

Çocuk sahibi olmak da bunun gibi (anne olan it sahiplerinden duyduğum tecrübelere dayanarak söylüyorum).
Çocuklar arada sırada evde olayları kontrol etmeye çalışırlar. Burada basit bunu gyieceğim veya odamda bu olsun kavgasından söz etmiyorum. Mesela misafir gelince ışıkları kapattırıp oturtan çocuklar, misafiri sussun diye susturan çocuklar (anne babaları da susuyor hale bak), sen babamın yanına oturmayacaksın bunu giymeyeceksin diyen çocuklar, şimdi herkes yatacak diyen çocuklar bahsettiklerim. Buna izin veren anne-babaları görünce dehşete düşüyorum doğrusu. İyi bir şey yaptıklarını zannediyorlar. Onlara sorsanız çocuklarının seçimine saygı duyuyorlar (!) ama seçim de ne seçim ama!

Çocukların fikrine başvurulması, kendi odasıyla, alınacak kıyafetiyle, oyuncağıyla , izleyeceği filmlerle ,gidilecek yerlerle ilgili danışılması neyse de her bokunuza da karıştırtmayın be kardeşim.

meraklısına yazı için :http://www.hurriyet.com.tr/pazar/14446619.asp?gid=59

5 yorum:

Fifi Croissant dedi ki...

Allahim kabus gibi.
Ben bu cocuklara "soy kurutan" adini taktim.
Birinin annesine de gecen gun soyledim hatta. Bozuldu ama oh iyi oldu, biraz dursun dusunsun bundan kelli, o sevimlilik yumagi cocuklarimin manyakca davranislari baskalarina sevimli gelmiyor olabilir mi acaba diye.

Robin Goodfellow dedi ki...

magissa: ben de "yaşam sevinci öldüren" adını taktım :D

Mimmi dedi ki...

ya çok üşeniyorum okuyamayacağım hürriyetteki yazıyı ama şunu demek istiyorum.. evine gelen herkes ister bebek olsun ister köpek senin kurallarınla yaşamak zorunda..
ha bebekte itaat et rahat et olayların var evet uyumak istiyorsa uyuyacak altı kirliyse temizlenecek bunlar apayrı şeyler ve tamamen ihtiyaçlar... bunlar tabi ki aksatılmadan yapılacak ama her çocuk her köpek gibi 3 şeye sahip olmak zorunda " rules, limits and boundaries". ayakkabıları yalamak yasak mı hep yasak olacak, tamam bebişkom bugün yala ama yarın yok diye bi olay yok yani.. bunlar da köpekler gibi bir boşluk olduğunda liderliği ele almayı ve geri vermemeyi seven canlılar sonuç olarak. lider sensin ve öyle kalmalısın.. Zor olsa da.. Allam bana yardım et ilerde yalamıyım şu an tükürdüklerimi :))

Robin Goodfellow dedi ki...

şina: bak türkürdüğünü yalarsan ben de yalamış olurum çünkü itle köpek aynı evde olmaz diyenlere (!) seni örnek gösteriyorum.

Mimmi dedi ki...

köpek ve bebek konusu ayrı yahu :))
yaşarlar
ama son tecrübeme göre şunu söyleyebilirim, köpekler kapışınca bebek onların sesine uykudan uyanıyorsa korkabiliyormuş :))) denedik bulduk, köpeklerin kafasına itina ile biberon fırlattık(m). Bir daha zort yaparlar..