19 Nisan 2010 Pazartesi

Tatil

Kumsala uzanıyorum. Kulağımda dalga sesleri sadece. Güneş tepemdeki ağaçların dallarının arasından tenimi gıdıklıyor. Uyukluyorum kitabım elimde. Çok sıcaklarsam atlıyorum denize cısssssssssssss. Sırt üstü vuruyorum kendini denize. Gökyüzüne bakıyorum. Gözlüğümü takıp dibe dalıyorum. Balıkları kovalıyorum. Tembel tembel ayaklarımı vuruyorum. Çıkıyorum susamışım, buz gibi suyumu içiyorum oohh. Çocuk sesi yok ama sadece sessizlik...
Ohhh...
Ne yapacağı belli olmayan sonbahar, soğuk ve sevimsiz kış ve bir türlü gelemeyen bahar derken yaz yaklaştı ve işyerinin yıllık tatil haftası belli oldu. Temmuz'un son haftasından itibaren başlıyor tatil.
Şimdi mesele, nereye gideceğiz ne yapacağız. Geçen yıl Olimpos'a gitmiş, yollarında helak olmuş, sıcağında hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçmiş amaa sakinliğiyle huzur bulmuştuk. Denizi tam benlik, dağdır ormandır nefisti ama çok çok ama çok sıcaktı be arkadaş. Yolu da çok zahmetliydi.
Normal otellerde havuzdur animasyondur o tür bir otel tatilini sevmediğimiz için orada ağaç evlerde kalmıştık. Kalmıştık kalmasına da o kadar sakin bir yerdi ki akşam yemeğinden sonra yapacak hiç bir şey yok. Sıkıntıdan 89438590395604 kere tavla oynadık (hepsinde yenildim yok böyle bir şey ), son 2 gece pansiyon müdürüyle Call of duty oynadık (!). Orada akşam yapılacak en heyecan verici aktivite karanlıkta kafana bir fener takıp sahile yürümekti -ki onu da 2-3 kez yaptıktan sonra fenalık gelir zaten insana.
Bir Kekova tekne turu yapalım dedik, bu sefer de klimasız serviste 2,5 saat gidiş 2,5 saat dönüş , virajlı yollar derken araç tutan benim anamdan emdiğim süt burnumdan ve gerçek anlamıyla ağzımdan geldi.
Gezelim görelim hayatımızın Olimpos kısmını da bitirmiş olduk böylece. Tatilin iyisi kötüsü olmaz güzel bir tatildi neticede her şeye rağmen.
Geldik bu seneye.
Nereye gideceğimizi şaşırdık, ben Fethiye veya Kaş istiyorum ama gidişi eziyetli. Bir kere direk uçuş yok, otobüsle ayrı zahmet. Klasik otel istemiyorum böyle ruhu olan sevimli bir pansiyon da olabilir diyorum ama netten bakıyorum saçma sapan yerler.
Araba byük kolaylık olurdu azizim. Atla arabaya gönlün nereye isterse oraya git, beğenmezsen çek başka yere git, yol üstüne denizini beğen çek kenara denize gir, lezzet durağı mı gördün in arabadan yemeğini ye, hatta belki itini de alırsın mis gibi.
Bu sene için yer arayışı devam ediyor. Önerilere açığım efem.
Tatil istiyorum.


foto

7 yorum:

Fifi Croissant dedi ki...

Bozcaada Akvaryum Pansiyon veya Marmaris'te Kirmizi Balik Pansiyon tavsiyelerimdir. Bozcaada'dakine kopeginle de gidebilirsin, ada hayati sessiz sakin, ama denizi buz. Marmaris'e de kopeginle gidebilme ihtimalin olabilir, mail atip sor istersen. (Google'da aratinca cikiyi.)

Ikisinin de sahipleri tanidik, dogru duzgun cok guzel insanlardir.

Robin Goodfellow dedi ki...

brr bozcaada bana göre hiç değil çünkü denizi buzmuş ben de duymuştum.
bu marmaristeki yere bakıyorum hemencecik.

Nihan dedi ki...

Ahaa! Cunda' ya gelmeyen noolsun?
Evimiz var orda kısım :)

Mimmi dedi ki...

fethiyeeeee
fethiyeeeeeeee
marmaris gördüm sanki evet evet görmüşüm...
neden pansiyon diyorsun ki al çadır git koylara...
hem senin çılgın bedüş de gelir böylece sizle.. tatil yapan çocuklarla beslersiniz :P

Fifi Croissant dedi ki...

Supersin Sheena, ne guldum bu yorumuna :))

Robin Goodfellow dedi ki...

şina: :D:D kızım ben çadırda kalamam bir hafta hem arabamız yok bizim , çadırda 2 gün kalınır 3 gün kalınır böceği var yengeci var .

Mimmi dedi ki...

ya ne böceği ne yengeci nerde yengeç var delimisin sen? Bizim de arabamız yok ama bizim itleri kabul eden bir koy olsa ben direk uççam valla çadırımla.. Hem de bebeğe rağmen yani..
Böcek möcek gelmiyor çadırlara artık eskidenmiş o..