7 Mart 2012 Çarşamba
Olmusum Kifoz
Son birkaç senedir dik duramıyordum. Biraz ayakta dursam belim sırtım kopuyordu. İki kürek kemiğimin arası yanıyor resmen. Sonunda öğrendim ki kifoz hastası olmuşum. Buna bağlı olarak da lordoz. Fizyoterapiste "Atos Lordoz Aramis" diye dalga geçsem de bildiğin kambur olmuşum ben. Kifoz bu. Vücut da kendini dengelemek için ne yapsın bel çukurunu içe doğru itmiş, olmuş Lordoz.
Sırtım, küreklerim katır kutur. Kaslarım taş gibi (baklava kasından söz etmiyorum). Egzersizlerim vardı arada yaptığım, şimdi yenileri eklendi. Geçen hafta sırtım falan bantlandıı. Onları dün çıkarttım.
Dik durun valla, ne yapın edin dik durun. Benim gibi olmayın.
Ühüü
Etiketler:
aramis,
bir çeşit günlük,
hastalık,
kifoz,
lordoz
5 Mart 2012 Pazartesi
Kitaplarım
Ne kadar güzel kitaplar okudum son zamanlarda bilseniz.
Bunca zamandır kaçındığım İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası'nı elime aldım.
Amanın neler kaçırmışım ben öyle. Hikayelerin içinde kayboldum. Yolculuklara çıktım. Sanki çocuk oldum.Hayallerin arasında kayboldum. Kesinlikle tavsiye ederim.
Uzun zamandır almak istediğim kitaplardan biri de Serenad'dı. Hakkında hiç birşey okumadan aldığım kitaptı bu. Zülfü Livaneli'ye o kadar güvenirim çünkü. Yine yanılmadım. Nefis bir hikaye. Gerçeklerin içine kurulmuş bir hikaye. Okurken isyan ediyorsunuz, ağlıyorsunuz, savaşa lanet ediyorsunuz. Mutlaka okumalısınız.
Bunca zamandır kaçındığım İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası'nı elime aldım.
Amanın neler kaçırmışım ben öyle. Hikayelerin içinde kayboldum. Yolculuklara çıktım. Sanki çocuk oldum.Hayallerin arasında kayboldum. Kesinlikle tavsiye ederim.
Uzun zamandır almak istediğim kitaplardan biri de Serenad'dı. Hakkında hiç birşey okumadan aldığım kitaptı bu. Zülfü Livaneli'ye o kadar güvenirim çünkü. Yine yanılmadım. Nefis bir hikaye. Gerçeklerin içine kurulmuş bir hikaye. Okurken isyan ediyorsunuz, ağlıyorsunuz, savaşa lanet ediyorsunuz. Mutlaka okumalısınız.
2 Mart 2012 Cuma
Ozledim
Şortları, sandaletleri giyip, motorla sokaklarda köylerde dolaşmayı, gözümüze ilişen bir sahilde hemen orada havluları serip denize girmeyi
Yola çıkmadan markete gidip çantamızı termosumuzu doldurmayı
Gözümüze ilişen canımızın çektiği şeyleri yemeyi içmeyi
Trafikten , kalabalıktan uzak bir gün geçirmeyi
ÖZLEDİM yahuu.
18 Şubat 2012 Cumartesi
Bir daha garanti bir daha kuryenet ASLA
1 AY ÖNCE koccca bir ay önce Garanti internet şubesinden ogs siparişi verdim. 1 Aydır gün be gün bekledim ne gelen var ne giden. Geçen haftasonu Uludağ'daydık. O zaman gelmişler ama ne bir kağıt bırakmışlar ne mail ile bilgilendirmişler.
Pazartesi aradım dediler çarşamba gelecek söz. Çarşamba bütün gün evde kaldım ne gelen oldu ne giden. Çarşamba aradım dediler cuma söz. Cuma günü de gelen yok. Dediler yarın söz. Bugün oldu ve tahmin edeceğiniz gibi gelmedi. GELMEDİ. Ne zaman geleceği de meçhul.
Lanet olsun Garanti ve Kuryenet'e !
Pazartesi aradım dediler çarşamba gelecek söz. Çarşamba bütün gün evde kaldım ne gelen oldu ne giden. Çarşamba aradım dediler cuma söz. Cuma günü de gelen yok. Dediler yarın söz. Bugün oldu ve tahmin edeceğiniz gibi gelmedi. GELMEDİ. Ne zaman geleceği de meçhul.
Lanet olsun Garanti ve Kuryenet'e !
17 Şubat 2012 Cuma
Ummak

Eski evimizin bahçesinde , bahçenin göbek kısmında bu sümbüllerden bir sürü vardı. Baharda açarlardı. Babam mutlaka yeni açanlardan bir iki tane kopartıp anneme verirdi. Ev mis gibi sümbül kokardı.
Ben de geçenelrde İkea'da bu sümbülleri görünce dayanamadım bir pembe bir mor 2 sümbül aldım. Mor olan hemen açtı. Pembe olan açar açmaz çürüdü. Umduğum gibi çıkmadı yani. Tam ondan vazgeçecekken, soğanlarını çıkartıp seneye dikmek için saklayacakken, geçen sabah baktım dibinden yani bir çiçek patlatmış.
Daha umudu kesmek için erkenmiş demek.
Bazen hiç beklemediğim ve ummadığım anda geldi bir başka çiçek.
Bugünlerde kendimi mutlu hissetmek için çok çabalıyorum.
Umudumu kaybetmemek için...
14 Şubat 2012 Salı
Yapabiliriz
Ben anne değilim, o yüzden bir anne gibi O'nunla aynı veya benzer duyguları hissedemem elbette. Ama herkes gibi beni de yaktı hikayesi. Aslında yüzlerce, belki binlerce insan bu durumdadır ama biz bilmeyiz işte. Ancak böyle çok yazılınca çizilince haberimiz olur, empati kurarız.
Bence insanın damarlarında dolaşanların, vücudunun parçalarının başka bir insana hayat vermesi mucizevi. Allah sanki bizi bu şekildede birleştiriyor. Bize "hepiniz eşitsiniz aynısınız işte" diyor. Neticede kan, doku, organlarız hepimiz. Bunları kendimize saklamamız bencillik.
Ne yapabiliriz, öncelikle O'na, eşinin de anlattığı gibi yardım edebiliriz. Direk dokularımız tutmasa bile -ki inşallah tutar , belki başkasına uyar, başka bir insana hayat veririz. Bu insanlık görevi gibi birşey. Bende var, neden kimseye faydası olmasın ki. Ne güzel olur bir insanın yaşamasına yardım etmek.
Durmayalım, en kısa zamanda gidip kanımızı verelim. Ölürsek organlarımızı bağışlayalım. İnsan olarak bizden ne kalırsa bir yararı olsun, insanlar yaşasın, mutlu olsun.
Bence insanın damarlarında dolaşanların, vücudunun parçalarının başka bir insana hayat vermesi mucizevi. Allah sanki bizi bu şekildede birleştiriyor. Bize "hepiniz eşitsiniz aynısınız işte" diyor. Neticede kan, doku, organlarız hepimiz. Bunları kendimize saklamamız bencillik.
Ne yapabiliriz, öncelikle O'na, eşinin de anlattığı gibi yardım edebiliriz. Direk dokularımız tutmasa bile -ki inşallah tutar , belki başkasına uyar, başka bir insana hayat veririz. Bu insanlık görevi gibi birşey. Bende var, neden kimseye faydası olmasın ki. Ne güzel olur bir insanın yaşamasına yardım etmek.
Durmayalım, en kısa zamanda gidip kanımızı verelim. Ölürsek organlarımızı bağışlayalım. İnsan olarak bizden ne kalırsa bir yararı olsun, insanlar yaşasın, mutlu olsun.
20 Ocak 2012 Cuma
Hey bilincaltim ne ayaksin ?
Son bir kaç yıldır düzenli olarak apokaliptik rüyalar görürüm. Yani bir hastalık gelmiş dünya nüfusunun yarısından fazlasını silmiş çoğu zombi olmuş ve bizim gibi normal az kişi kalmış türü rüyalar. Yemin ediyorum haftada en az 2 gece bu tarz rüya görüyorum. Bak dün gece yine gördüm. Bir felaket olmuş ( detaylar şu an net değil ), insanlar bir şeyden kaçıyorlar. Gizlenmemiz ve yiyecek stoklamamız lazımmış. Ben de bir evde saklanıyorum (safe house). Yiyecek depolamak için markete gidiyorum market yağma olmamış henüz tv yayınları ve elektrik kesilmemiş. İp mip görüyorum lazım olur diyorum kavun falan görüyorum alıyorum. Herkes şimdiden gruplaşmaya başlamış falan. Hayır yani nedir bendeki bu rüyaların anlamı. Çoğunda bir şeylerden kaçıyorum, saklanıyorum. Eğer o kötü şeyler beni yakalarsa uyanıyorum.
Bazıları da bilim kurgu filmlerine taş çıkartır resmen. Bak bir tanesini anlatayım. Ablamla ve yeğenimle bir zaman yırtığından geçmişiz (!). Tabi bu öyle cuma pazarı gibi gidip geçebileceğin bir şey. Ama buna suyun içinden geçiyormuşsun.
Neyse geçiyoruz başka bir evrene geliyoruz ama kaçıyoruz. Bu yeni dünyada her şey düzenli temiz ve teknolojik. Orada burada gezinen tekno-minibüs gibi araçlar var insansız. Makine kendi kendini yönetiyor yapay zekası var. Kaçarkan onlardan birine biniyoruz. 100 Dolar istiyor , makine değil nataşa mübarek. Neyse veriyoruz parayı o haraket etmeye başlıyor. İçerisi karavan gibi. Tv , çamaşır ve kurutma makinesi, mini buzdolabı, banyosu falan var. Sırayla banyo yapıyoruz. Sonra kıyafetleri yıkamak için atıyoruz. Daha kurumamışken camdan bir bakıyorum koyu yeşil uzun arabalar. Yani onlardan kaçmalıymışız. Hemen ıslak saçlar ve giysilerle dışarı fırlıyoruz. Hemen karşımıza bağ-bostan işleyen bir çift çıkıyor. Adamın üstünde siyah takım elbise (kravat yok) var beyaz saçlı ve beyaz buruk ince bıyıkları var. Karısı da Amish kadınlar gibi giyinmiş. Ama bizden hoşlanmıyorlar bizi ihbar edecek gibiler. O yüzden hemen aşağı denize doğru koşuyoruz. Orası Battlefield 3 'deki Wake İsland ahritasına benziyor şimdi de. Sonra uyandım. Evet saçma ama bu tarz kaçmalı saklanmalı felaketli rüyaları sürekli görüyorum.
Bu rüyalara bayılıyorum üstelik çünkü bu tarz filmlere, kitaplara, oyunlara bayılırım. Yani daha ne isteyeyim ki kaç gece bu macreayı yaşıyorum.Ama bütün bunları görmemin nedeni bunları izlemem-okumam-oynamam olamaz veya basit bir "kıçın açıkta kalmış kızım" durumu olamaz dimi. Bir defter edinip başucumda anında yazmak istiyorum bunları. Kitap bile çıkartabilirim. Komik olur.
Ama bilinçaltım bana ne söylüyor? Bunu bilmek istiyorum.
Bak mesela geçen gece de annemi zombi olmuş görmüştüm. Annem annem değilmiş ve ben kaçmak zorundaymışım. Ama anneme onun zombi olduğunu bildiğimi belli etmemeliymişim. Ekip arkadaşlarım (!) annemin yemeğine ilaç koyuyorlar o bayılınca kaçacağız. Ama ben annemden korkuyorum, elime soda şişesini aldığım gibi annemin kafasına bir koyuyorum BAAMM! Annemin kafası kırılıyor. Yığılıp kalıyor. Ben başlıyorum dövünmeye "annneaaaaaaaaa annem öldüğğ" diye. Hay yarabbim.
Hah bak dün gece bi de paranormalli rüya gördüm. Zaten apokaliptik rüya görmediğim geceler paranormalli rüyalar görürüm. Ruhlar, cinler, şeytan meytan . Dün gece 2 varlık varmış biri iyiymiş biri kötü evil, cinli minli. Ama yüzleri yok ikisi de gölge. Sonra apokaliptik konuyla birleşti ve onlardan kaçmaya başladım.
Şu an dünyaya bir bok olsa inanın hepinizden daha tedbirliyim. Aranızda haftanın bir kaç gecesi tatbikat yapan olduğunu sanmıyorum. Belki bir gün "Dünyanın başına bir felaket gelse yapılacaklar" veya "Zombilerin olduğu bir dünyada hayatta kalma yolları" adlı kitaplar yazar, halkı bilgilendiririm kim bilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)