30 Eylül 2009 Çarşamba

Sonunda

Bir sürü blog inceledim. Bir sürü anne-çocuk blog sayfası okudum. Hepsinin ortak noktası çocukları, yavrucukları. Ben böyle ne zamandır çocukları sevmememle ilgili rahatça atıp tutarken, hormonları ve anaçlığı yüzünden hırsı tavan yapmış birinin bana sonunda "Hey bana bak kızım, yok çocuk sevmem, yok çocuklar böyle, yok çocuk sahibi olunca kadınlar kafayı yiyor bilmem ne diye yazıp duruyorsun .Seni gidi çocuk düşmanı- duygusuz- ruhsuz- sevgisiz kişi! Bir de öğretmen olacaksın ! Puğğ senin kalıbına" diye saydıracağı günü bekleyedurayım sonunda karar verdim ki bu kadınlarla baş edilmez.
Ben de bundan sonra biricik yavrum köpeğim Nancy'yi yazacağım. Belki bir ara adımı "Nancy'nin annesi" , "Primanancy" falan yaparım :P
Mesela Nancy köpek son günlerde koltukların en küçük yastığının yanından ayrılmıyor. sürekli nöbet tutuyor. Çünkü regl dönemi yaklaşıyor ve kızışıyor! Hah! Yastık sevici bir köpeğim var hem de dişi! Bugün yastıkla fotoğrafını çektim. Daha doğrusu yakaladım.

Yastığın ırzına geçtikten sonra çektim bu fotoyu. Ama vahşi bakışlarından ve kırmızı gözlerinden anladığım kadarıyla henüz yastıkla takılacak kadar enerjisi var.
Bundan böyle budur abi. Köpeğimin dediği özlü havlamaları da yazacağım buraya.
Al birini yazayım.
Bugün parkta gezerken bir kedi görmesi üzerine uzun süre:
- Hauğğğğğhavaoağağağağağrğğğğğğ
Dedi. ^_^

29 Eylül 2009 Salı

Yok

Bir önceki postumda bahsettiklerimden beri buraya normal şeyler yazasım yok. Yazmakiçin her açtığımda karşıma çıkıyorlar suçluyorlar beni adeta :( Ben köpeğimin ayağına bastığımda çıkan sese bile irkilir kıyamazken nasıl kıyıyorlar anlamıyorum. Aklımdan çıkmıyor o fotoğraflar. Üzgünüm.

27 Eylül 2009 Pazar

Yazıklar olsun!



Kime ne yaptınız ki siz :(

Bakamam dayanamam demeyin! Siz yüzünüzü çevirseniz de bunlar oluyor!
Yazıklar olsun size bunu yapanlara! Yazıklar olsun buna göz yumanlara! Yazıklar olsun sizi sokakta sadece sevip geçenlere! Yazıklar olsun bunu yapanları eğitemeyen hayvan sevgisi vermeyen ailelere! Yazıklar olsun bize o kadar çok olduğumuz halde hala bunların olmasına! Yazıklar olsun! Lanet olsun size!


Bunlar cinayettir! Bunları yapanlar katildir! Buna sessiz kalmayın.

http://www.facebook.com/home.php?ref=home#/album.php?aid=113419&id=542282334

SESSİZ KALMA, SUÇA ORTAK OLMA! İmza için: http://www.sessizkalmasucaortakolma.com/dilekce/dilekce_detay.asp?id=68

26 Eylül 2009 Cumartesi

Blogmania benden bahsetmiş haberim yok!

Gidi kuzgun güdük fare blogmania ya çıkmış. Onu okurken aa bir baktım benden de bahsetmiş meğer :) tabi haber veren yok ki peeh!
Okuyucularım benle ilgilenmiyor, fikirlerime , eserlerime sahip çıkmıyor demek :p

Neyse çok teşekkür ederim pek bir mutlu oldum ^_^

Buradan buyurun.

24 Eylül 2009 Perşembe

Yaramıyor

Evde olmak bana yaramıyor anladım. Aklıma bir sürü şey geliyor. Eski günlüklerimi okudum, kendimle hesaplaştım, kendimi seyrettim. Ne kadar büyüdüğümü, değiştiğimi gördüm.
Hayatım çok değişti. Ben o eski ben değilmişim anladım...

23 Eylül 2009 Çarşamba

Tatilcik


Bayram izniyle yıllık iznimin 3 gününü birleştirince güzel bir mini tatile sahip oldum.
Yaptığım iş, seçtiğim meslek çok zor. Haftada 5 gün (ve cumartesi 11:30 a kadar) sabah 09:00 akşam 18:00 arası her saatin 45 dakikası seans 15 dakikası ara. Bir saat 15 dakikaöğlen yemeği, hoop yine seans. Günde 8 çocuk. 8 Özel çocuk... Bazen , daha ne kadar süreyle bu işi yapabilirim diye kendi kendime düşünüyorum. Daha şimdiden çocuk doğurmaktan korkuyorum, bir gün kendim de öyle olabilirim diye korkuyorum, sevdiğim insanların çocukları için bile korkuyorum. Kendimi resetlemeye ihtiyacım var. Biraz öğretmenlikten çıkmaya ihtiyacım var.
Aslında elimden gelseydi bu tatilde mekan da değiştirecektim ama olmadı. Olsun... Tatil bitene kadar çalışırken yapamadığım şeyleri yapmayı düşünüyorum. Geç vakte kadar uyumak, odamla ilgilenmek, Nancy ile ilgilenmek, tv karşısında pineklemek, gece geç vakte kadar film izlemek, iş düşünmemek vs.
Bu tatilimde, sevgilimden başka kimseyle görüşmeyi düşünmüyorum. Bencilce kendimle meşgulum. Oh !

17 Eylül 2009 Perşembe

Sonunda


Cem Garipoğlu'nu ailesi teslim etti.


Bu cümle her şeyi anlatıyor zaten.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Akrep


Az önce baktım Nancy bir şeyle oynuyor halının üstünde. Normalde toka falan bulur onunla oynar. Ama havlayıp geri sıçrayınca merak ettim. Bir baktım ki yaklaşık 4 cm uzunluğunda simsiyah bir akrep!!!! Allahım! Hayatım boyunca en çok korktuğum hayvanlardan biri. (Diğerleri yılan ve kırkayak.) Hemen terlikle ezip öldürdüm. (Normalde böcekleri öldürmem gazeteyle alıp camdan atarım ama yok arkadaşlar yok bu hayvana bunu yapamam.) Ben şimdi nasıl uyuyacağım? Nasıl huylandım. Ya Nancy yi soksaydı? Evde başka avr mı acaba? Ya ben terliksiz üstüne bassaydım? Raid böcek yemi gibi böyle akrep yemi yok mu?
Korkuyorum!!

11 Eylül 2009 Cuma

Çok önemli!!







Burada yaşanan sel felaketinde benim aklıma insanlardan sonra ilk hayvancıklar gelmişti. Sokak köpekleri, barınaklardaki, bahçelerde, otoparklarda zincirlere bağlı köpekler, yavru kediler ve diğer hayvanlar ne oldu diye kendimi yerken nette gördüm göreceğimi. Bahçeşehir hayvan barınağındaki hayvanlardan 130 tanesi sel felaketinde ölmüşler, yavru köpekler çamur altında can vermişler. Hayvanseverler 120 köpek kurtarmışlar ve yedikule hayvan barınağına getirmişler. Ve şimdi yardıma ihtiyaçları var.
Lütfen bu fotolara bakın ve onlar için bir şeyler yapın. Para istemiyorlar sadece bu sitede açılmış ihtiyaç listesinden seçip satın alabilirsiniz, evinizden oturduğunuz yerden.


İLETİŞİM İÇİN:
Mimar Meral OLCAY,
Gönüllü Barınak Yöneticisi
Adres Yedikule Sahil Yolu, Yedikule surdibi, eski havagazı deposu
(Üst Yol Marmaray projesinden dolayı kapalıdır.
Sahil yolunu kullanınız.)
Telefon 0212 633 58 57
Cep 0535 712 63 90
Faks 0212 633 58 57

http://www.kangurum.com.tr/kangurum3-web/donationProducts.do?donationinstituteid=3



Ayrıca http://by.bgd.org.tr/

10 Eylül 2009 Perşembe

Bu benim arkadaşım


Güzel tablolarını görür görmez demiştim ki : "Bunları satmalısın! " . O yüzden ne zaman böyle tablolar satan galeriler görsem hep aklıma gelirdi. Benim Nancy için yaptığı yağlıboya tablo hala odamın başköşesinde durur oldu. Sonra blog açtı kendine. "Acaba beğenirler mi, acaba isterler mi?" diye düşünerek. Sonra ben hızına yetişemez oldum. Önce tablolar, sonra üç boyutlu tablolar, sonra havluluk vb, sonra tişörtler, temalı çalışmalar, organizasyonel işler falan derkeen sonunda olan oldu! Canım arkadaşım şirket oldu! Artık bekarlığa veda organizasyonundan, temalı özel tablolara, tişörtlere kadar geniiş bir alanda yasal çerçevede faaliyet gösterecek.
Sonunda kendi için çoook güzel bir iş yaptı bence. Onunla gurur duyuyorum.
Hayırlı uğurlu olsun Ebrucuğum.

http://primarimadancocukcabirdunya.blogspot.com/
ve yakında
http://www.cocukcabirdunya.com/


^_^

8 Eylül 2009 Salı

Ne yaparsın?



30 Yaşında, çocukken havale geçirmiş ve kasılmaları durmayan, tekerlekli sandalyede bile zor duran bir öğrencin sana evlenmek istediğini söylese , iki çocuk (biri kız biri erkek) sahibi olmak istediğini , hiç sahip olamayacak çocuklarının birinin adını Yağmur koyacağını söylese, hayatı boyunca böyle kalmak, böyle ölmek istemediğini söylese ve böyle kalmayacağına inancı tam olduğunu söylese ve sen bu arada asla onun bunlara sahip olamayacağını bildiğin halde onunla konuşmaya devam edip mutlu etmeye çalışsan, ona ne söylersin? Hayatının sonuna kadar annesinin bakımına muhtaç kalacağını, evlenemeyeceğini, çok istediği sırtı açık gelinliği giyemeyeceğini bilsen ne yaparsın?
Ben ne desem ne yapsam bilemedim.
Çok zordu...

7 Eylül 2009 Pazartesi

Yuva arıyoruz




Bu kedicikler yuva arıyor!


Sokakta aç bilaç bulunmuş 9 kedi yavrusu onu sıcacık evine ve kalbine alacak birilerini bekliyor. Şu an evini açan kişi en fazla bayrama kadar onları evde tutabilirmiş. Hoş sonra yine kıyamaz bence sokağa bırakmaya ama neyse.
Sonbahar geliyor arkadaşlar. Bu yavrular o yağmurlarda ölür gider :(
Siz bir şey yapamayacaksanız blogunuzda yayınlarsanız belki birileri sahiplenmek ister.

Blog ayarı

Bir türlü uygun template i bulamadım ya! Zerre kadar anlamıyorum bu işten ayrıca kaldım sevgi kelebeği gibi.
Peeeh!
Ya şu kalpleri kaldırabilsem bir de boş yere robin yazabilsem neyse de onu da yapamıyorum off!

5 Eylül 2009 Cumartesi

Damlo & Robin


Damlo bize gelmiş.
Önce Cihangir'e gidilmiş. Çene yapılmış. Dedikodu, gülmece yapılmış, kediler sevilmiş kahveler içilmiş, oh be denmiş.
Eve gelinmiş, Nancy azmış, Damlo'nun tepesine çıkmış ikisi kudurmuşlar.
Damlo Nancy'nin kolunu kırmaya çalışmış ama başarılı olamamış :P
Sabaha karşı 4 te yatılmış o saate kadar gevezelik yapılmış iyi ki geldi denmiş.
Öğlen zor uyanılmış. Kahvaltılar edilmiiş. Dünyanın en kötü kahvesini yapmış Robin ne yazık ki. Çamaşır suyu etkili.
Sonra Damlo gitmiş, Robin boynu bükük kalmış.
Robin mutlu olmuş amayine de , iyi ki bu blogu açtım demiş .
Damlo'yu çok sevmiş.
^_^

2 Eylül 2009 Çarşamba

İçim dışım portakallı *

Kedilerin kuyrukları var.Büyük kuyrukları var. Zürafaların da var. Hem de çok büyük kuyrukları var. Bu zürafalar midemi bulandırıyor. Kartopu kartpou güzel kartopu... İçim dışım portakallı.
Tarihi söyleyeyim mi? Tarih 1096. Yaz ve tarih 1960-1960-1930... Topuk gibi ayakların var ya, topukları giydim ben, sen ne giydin? Zaten 2 göz var, senle bi anlasak benim bir kolum var ama senin yok. Senin varsa benim yok. Seni Allah kurtarsın anlıyormusun çünkü Allah seni seviyor. Allah seni sevecek çünkü kalbinde. Bir bardak kola içsen. Sen bir kolacısın çünkü o zaman bir gidin ya. Neye istersen giderim. Anlıyomusun beni? Hahahah korkuyorsun. Taktik yapıyorsun sen ama bende. Korkuyorsun yoksa herhalde korkuyorsun. Benden sana bir dilek olsa ne derdin?


* Bu satırlar psikolog arkadaşımın seansındaki zihinsel engelli öğrencinin ağzından dökülmüş sözlerdir. Arkadaşım çocuk konuştukça yazmış yazdıkça çocuk konuşmuş.
İşte benim dünyam bu.