21 Eylül 2011 Çarşamba

Yodacık



Yine bir kedicik daha. Adını Yoda koydum çünkü Star Wars'taki Yoda'ya benziyor. Annesi istemiyor, dün bulduğumda ölmek üzereydi, veterinere götürdüm. Muayene oldu, zehirlenmiş olabilir hasta dedi doktor. İlaç verdi, iç-dış parazit yaptı. Vücut ısısı çok düşüktü. Eve getirip sıcak su torbasının üztüne koyduğum havlulara yatırdım. Anne kedi sütü maması ile besleniyor. Yine Nancy olduğu için yuva bulmak zorundayım. 2 Gündür aynı evdeler ve Nancy isyanda , bucak bucak kaçıyor. Kedi de daha miyavlamayı tam bilmiyor ama deli gibi köpeğe tıslıyor tükürüyor. Haydi bu kediciğe yuva bulalım.

13 Eylül 2011 Salı

Terlik




Çarşamba günü işten eve dönerken bir miyavlama sesi duydum. Nerden geliyor diye baknırken sitenin çitlerinin öbür tarafında minnacık yavru bir kedi gördüm. Gözünün biri kapanmıştı ve acı acı miyavlıyordu. Hemen ne yaptım ettim onu oradan aldım. Biraz bekledim annesi veya kardeşleri vardır diye. Pisi pisi diye dolandım falan. Baktım gelen giden yok. Aldım bu minnoşu doğru veterinere. Gözü enfeksiyon olmuş hemen damla damlattılar, iç-dış parazit yaptık. "Ee ne yapsam şimdi bunu?" dedim. Veteriner "aldığın yere bırak" dedi. Olur mu, ha arabayla ezmişim ha onu tekrar oraya bırakmışım. Ölür her türlü çok minik, annesiz kalmış belli. Aldım eve getirdim. Uzi belki istemez ama ne olursa olsun ben en azından toparlanana kadar bakacağım buna dedim. Uzi geldi, beni şaşırttı. Çok sevindi, kediyi de çok sevdi. Hep ayaklarımıza dokundu, hep insan istiyordu o yüzden adını Terlik koyduk. Karnını doyurduk, kaptan yaş mama bile yemeyi bilmiyordu, kaşığı emmeye çalışıyordu. Gece olunca da Nancy'nin kutusuna koydum hemen uyudu, gece de miyavlamadı. Nancy annemdeydi , yoksa onları getirdim bir araya, Nancy kaçtı kediden, kedi de buna tıslayıp tükürdü durdu. Anladım ki Nancy ile kedi mümkün değil aynı evde olamaz.
Hemen yuva arayışına başladık. Ama nasıl seviyoruz, Uzi ile birbirimize bakıyoruz, sanki birimiz "kalsın ya" desek kalacak. Ama biliyorum çok daha büyük bir sorumluluk hem kedi hem köpek. Büyüyünce ne yaparız ne ederiz derken yuva bulduk ertesi gün. Cumartesiye kadar koynumuzda yatırdık, mırıl mırıl yanımıza geldi ellerimizi çizik içinde bıraktı, mama yemeği öğrendi, koltupa çıkmayı ve inmeyi öğrendi, evin içinde hoppidi hoppidi koştu durdu. Cumartesi günü yeni evine bıraktık. İçimiz mahzun. Verdim Terlik'imi. Ağladım ağladım. Ya dedim nasıl alıştırıyorlar kendilerine. İnsan küçücük şeye nasıl merhamet sevgi duyuyor, anlam veremiyorsun sevgisiz merhametsiz insanlara, gözlerinde küçülüyorlar hayvan sevmeyenler.

Kediler bambaşka. Çocukken vardı bizim kedilerimiz. Manyak gibi bütün gün uyur gece olunca azarlardı.
Yine bir gün bir kedim olsun isterim. Sıcacık sevgi dolu, mırıl mırıl tipler. Dost görünen hıyarlardan iyiler en azından.

8 Eylül 2011 Perşembe

Domates


Şimdi bizim marketten alıp yediğimiz şey domatesse, bu bahçeden kopup gelmiş şey de ne?
Hangisi domates ?
Yediğimiz şeylerin tadı tuzunun olmamasına alıştık ta sebzelerin meyvelerin kusursuz görüntülerine de alışmışız ki bugün bu avucumdan taşan domatesin bu şekilde olanını bahçeli evde büyüyen ben bile görmemiştim.
Gerçekten bu şehirde bir şehir insanı olarak ölmek istemiyorum.

6 Eylül 2011 Salı

İşim iş

Şimdi artık kendimi özel eğitim sektöründen çıkartmaya karar verdim. Belli oluyor ki bu işi daha fazla mutlulukla yapamayacağım. Bir işi hakkıyla yapmadıktan sonra hiç yapmam daha iyi. E söz konusu olan böyle çocuklar olunca daha çok vicdan muhasebesi yapıyorsun. Normalde bir ofis işinde çalışsan bazen işi salarsın veya işin müsaitse o gün daha az çalışırsın. Ama bende böyle bir şey söz konusu değil. Gelen çocuğun zaten 45 dk seansı. "Ay ben bu seansı sallayayım" diyemiyorsun. Yoruldum da artık. Şimdi normal çocuklarla çalışayım diye niyetleniyorum ama ilanlara bir bakıyorum şok oluyorum. Mesela Doğa Koleji.
Diyor ki:
6 gün çalışma
yazın sadece temmuz ayı boyunca tatil, 45 günde bir veli toplantısı ve ev- aile ziyaretleri. Ayrıca kulüp faaliyetleri , sene sonu etkinlikleri.
E oldu olacak oraya bir yatak döşek atın orada yaşamımızı sürdürelim. Bu ne ya. Kafayı mı yediniz siz. Öğretmenin ciğerini alıyorsunuz resmen. Verdikleri para da yok para yani , bedavaya öğretmen kazıklıyorlar.
O okul tazrı olmayan yuvalar da bütün yıl haftada 5 gün çalışıyorlar. Canları çıkıyor.
E tamam bir yerde diyeceksiniz ki herkes çalışıyor. Ben de diyorum ki böyle olmamalı.Resmen kölelik bu. İlanlara baktıkça deliriyorum. Bakalım ne halt edeceğim.
Doğa koleji kusura bakmasın da sizin g.tü b.klu kurumunuz için haftada 6 günümü, yaz tatilimin gerisini veremem. Hayatım kıymetli. Kimsenin evine de gidemem. İsteyen buyursun bana gelsin.

5 Eylül 2011 Pazartesi

Neden


Tatiller çabuk biter :(
Neden ben şu an tembel bir öğleden sonrasında , gölge altı bir yer bulup şahane öğleden sonrası kestirmesi yapmıyorum neden ?
Neyse ki  kurban bayramı tatiline az kaldı. Gerçi vahşet bayramı desek daha doğru da neyse.