29 Ocak 2013 Salı

Aptal

Şimdi, artık özel eğitim alanında çalışmak istemediğim için, her fani öğretmen gibi ben de devlete geçip kendi işimi yapıp rahat etmek için Kpss hummasına yakalanmış bulunuyorum. Artık haftanın 4 akşamı kursa gidiyorum, seneler sonra matematik, coğrafya falan görüyorum.
Benim en son lisede gördüğüm bu derslerdeki durumum sayısal zekamın 0 (yazıyla sıfır) olmasıyla birlikte ilk insanların ateşle tanışması, ilk mağara resimlerini yapması, Kabil'in insanların öldüğünü anladığı an gibi bir durum  yaratıyor. Yani kısacası ANLAMIYORUM !
Matematik dersinde hoca geldi, seviyeye şöyle bir göz attı. Bu arada seviye de şu şekil; insanlara son sınavda kaç netiniz oldu diye soruyor, millet de "matematiğim pek iyi değil ama 20-24 yaparım" diyor. Pardon! Pek iyi değil dediğin 4 nettir 5 nettir kardeşim 20-24 benim için nirvanadır, ermektir göbektir atılmalıdır. Hoca da genel seviyeye göre bir yerden başlayalım dedi ve üslü sayılardan başladı!
Yazdı anlattı millet kafa sallıyor hemen anlıyor, herkes John Nash herkes Occam'ın usturası herkes Schrödinger'in kedisi. Sıramda küçüldüm de küçüldüm, "siz sözelde görürsünüz oğlum" dedim, burnumu çektim. Kendimi sorguladım ben neden böyle aptalım allahım beni neden böyle yarattın dedim. Bu arada sınıf Fetullah Gülen vaazı dinlercesine kendinden geçmiş, coşmuş , bilimin ışığında aydınlanmış mutlu mutlu konuyu takip ediyor.
Size seviyemi şu örnekle anlatmama izin verin , hocaya "hocam terim sayısı dediniz ama o ne demek?" diye sordum. Düşünün artık.
Hatta ortaokula şu şekil bir 'seviye tespit sınavı'yla girmişliğim vardır.

Neyse uzun lafın kısası yeniden öğrenci oldum. Defter aldım, kalemler aldım, kalemkutu bile aldım. Sağolsun Uzi de matematikte bana özel ders veriyor , şu ana kadar anlamadığım şeyde streslendiğini de görmedim . Geçen hafta asal sayıları ve faktöriyeli öğrenebildim. Parmak hesabı hala en sevdiğim hesap. Pozitif negatif sayılarda toplama yaparken sayı doğrusunu düşünüyor olabilirim ama yine de 5-10 soru çözerim böyle gidersem. Yani sonuçta dereceye gireyim gibi bir hırsım yok, bizim bölümün puanları şaka gibi çok düşük falan filan.
Bu arada sayısalda kötüyüm ama bir süre Türkçe derslerine girmeyecek kadar sözelde iyiyim hehe.
Artık rutinim haftanın 3 günü (salı-çarş-prş) iş, haftaiçi 4 akşam (pzt-sal-çarş-cuma) kurs.
Haydi hayırlısı.

21 Ocak 2013 Pazartesi

Tanrılar Çıldırmış Olmalı

The gods must be crazy diye bilinen şahane filmi benim yaşlarımda olup da izlemeyen kaldı mı bilmem.
Ama serinin 3.filmindeki çan çalınca hareket eden vampir arkadaşa öykünüp kola etiketini alnına yapıştıran bir ben miyim bilemem .

16 Ocak 2013 Çarşamba

Amour


Uzun yıllardır evli olan çiftimizden kadın felç geçiriyor ve tam Haneke tarzıyla olaylar devam ediyor. Sakince, sessizce süründürüyor film seni, içini acıyla dolduruyor, sorgulamalarla baş başa bırakıyor.
Filmin adının aşk (sevgi) olması ne kadar manidar. Film boyunca ben "aşk"ı gerçekten hissettim. Diğer hollywood filmlerinde izlediklerimiz aşk değil de işte bu gerçek aşktı bana göre. Bir insanın hayatta (dolu dolu anlamıyla) eşi için neler yapabileceği yalnı bir şekilde izleyiciye anlatıldı.
Çok beğendim, çok dertlendim.
Mutlaka izleyin.

14 Ocak 2013 Pazartesi

Yıllar sonra

Hayatlarımız ne çabuk değişiveriyor.  Geçen gün bir Çelik şarkısının adını görünce başka bir evde küçük bir odada yer yatağının üstünde oturup bu şarkıları dinleyen kişiyi anımsadım. Sanki şu an o kişi başka biriymiş gibi kendimi odanın tavanından seyrettim. Bir havuzun kenarından, havuzun giyinme kabininden, tren yolundan, iki katlı bir otobüsün en arka koltuğundan, labirentin bir masasından, yüzlerce sinema koltuğundan seyrettim kendimi. Geçmişe döndüm, geçmiş oldum.
Ne kadar kıymetli anılarım var benim dedim,ne güzel günlerim olmuş dedim. Sıkı sıkı sarıldım anlara. Güldüm kendi kendime, üzüldüm, kızdım sonra yine güldüm. Öptüm  anlarımı, pamuk yataklara yatırdım, ışığı kapatıp kapıyı çektim.
Zaman geçiyor.


11 Ocak 2013 Cuma

4 yıl


4 Yıl çok değil ama sanki çok gibi. Sanki en baştan tanıyorum seni, sanki daha uzun süredir birlikteyiz.
Seni seviyorum.
Daha nice yıllara hep birlikte.

2 Ocak 2013 Çarşamba

Yeni Post

Bildiğin aylardır yazmıyorum. Bari iki kelam edeyim.
İş yerimden ayrıldım (evet yine), yeni bir iş bile buldum. Ama elimizde olmayan sebeplerden ötürü hala evdeyim, evde sıkıldım evde bunaldım.
Bir takım kararlar almıştık, ailece kötü durumlar yaşadık o yüzden kararlarımızı erteledik. Ama olsun dedik, sağlıklıyız, hep beraberiz huzurluyuz mutluyuz yeni planlar yaparız dedik.
Bu yazın sonunda işle ilgili durumlarımı düzenleme kararı aldım. Kısacası artık özel çocuklarla çalışmayacağım desem olur.
Etrafımızdaki herkes ya hamile ya bebek planlıyor ya doğurdu. Şaşkınlık içindeyiz, ikinci çocuklarını doğuranlar var. Biz ne zaman büyüdük ? Pardon biz daha büyümedik gerçi Uzi ile :)
Kışın evde durmak istiyorum. Daha doğrusu gezmek istiyorum ama bana mani olan şeyler çıkıyor; havanın erken kararması, pis yağmurlu havalar, trafik, soğuk vs. .Bu yüzden yazın olduğu gibi ani seyahatcikler yapamıyoruz, daha çok evde yatavizyon oynavizyon takılıyoruz.
Böyle işte.
Bir yıl daha geçti,2012 ilginç geçti, ama ben 2013'ten daha fazla ilginçlik bekliyorum :D