31 Mart 2011 Perşembe

Dükkan kapalıyken

Bir sürü Dns numarası denememe rağmen rahat bir şekilde bloglara giremedim, girebildiklerime yorum yazamadım, hatta yorum yazamadığım için deli olduğum yazılar okudum çıldırdım.
Ben de dükkan kapalıyken sessiz izleyici oldum ne yapayım. Bol bol Hell's Kitchen izledim, eski filmlerimi karıştırdım kaybettiklerim olduğunu görüp kızdım, yeni kitaplar aldım, tatil hayali kurdum, aylardır bitli bir şekilde aldığım öğrenciyle ilgili isyan bayranğını çektim (sonuç: artık bit rozetim var ) , Markafoni'den yollanan "indirim çekiniz var" mailine güzelce sövdüm,kendime başka iş hayalleri kurdum, kuaföre gittim ve hayatımda ilk kez kuaför saçımı kesmek istemedi, bir kaç santim bile önemli olur "gelin başı" yaparken dedi heleleleeyyy dedim ne başı yaaa, ama kadın BİR KERE OLUYOR ekibinden olduğu için uzatmadım saçlarım öyle pırasa gibi kaldı, ben de bunun üzerine boyamak istedim evde kendim ama bu kez de şaşılacak şey yıkadığımda hiç boyanmamış gibi kaldı hatta beyazlarım bile aynen duruyordu.





NOT: Bu ne ya? Buna 500 tl verilir mi allahaşkına, sünnet yatağı gibi.


Ölmeden önce hayallerimdeki işi yapabilmiş olmayı isterim.

28 Mart 2011 Pazartesi

Türk 'ün nikahla imtihanı






Hazır yeni kayıt yazabiliyorken kendimden haber vereyim dedim. Tarihe not edeyim dedim. Hazırlıklarımız devam ediyor. Ben yazamazken bir sürü iş hallettik. Listemizden bir çok iş sildik. Mobilyalarımızı seçtik, evimizi badana ettirdik hatta kapıları da boyattık, bizimkiler Uzi'ye yemeğe geldiler ve yaşayacağımız evi de gördüler, davetiyeleri ve nikah şekerlerini hallettik, annemler bana çeyiz aldılar (evet benim çeyizim var hehe) motorumuzu sattık hatta yenisini aldık, eşyalarımız geldi onları yerleştirdik, bir kaç kavga ettik , Nancy köpekle ilgilendim vs.
Bu süreçte bir Türk kızını baştan, insanlıktan ve yırtık dondan çıkartan olaylar da yaşamadım değil. Çünkü şimdi anlıyorum ki Türk kızının imtihanı düğün hazırlıklarıdır. Bunca yıldır burun kıvırdığım, küçük gördüğüm, saçma bulduğum kızların hareketlerinin nasıl katakulliler sonucu bu hale geldiğini anladım. Etrafımda gördüğüm kızlarda bu dönem vuku bulan " AL AL AL ALDIR! PARÇALA CO! " ruh hali, açgözlülükle erkek tarafına kakalamaya çalıştıkları ve başardıkları altındır takıdır, perdedir halıdır koltuktur bohçadır saçmalıklarına ısrarla hiç girmedim. Ama mobilyacılarda olsun , davetiyeciler olsun gözledim ki , tuzağın adı "BİR KERE OLUYOR CANIIIIM", hatta bu konuda bir kitap yazıp adını da "BİR KERE OLUYOR" koysam satış rekorları kırar, okuyan her kız kendini bulur ama ele güne karşı "ben böyle değilim canııım " der. Bu olay tee yüzükte başladı. Gözünü pırlanta bürümüş, ingiliz asilzadesi olduğunu evlenirken farketmiş nice yakınımın "pırrlantaaa aldır, aldır aldırrrrrrrr" şeklindeki ağız köpürmesiyle cereyan eden seslenmelerine kulağımı tıkadım. Yahu arkadaşlar "aldır" nedir ? Evlilik bu. İki kişinin aşk, sevgi , ihtiras ve kara melek birşelimiyle aynı evde hayatını geçirmeye karar vermek işte. Güzel , hoş, tatlı, eğlenceli birşey bu. Birlikte kurun evinizi, ikiniz emek verin, omuz omuza verin bir olmanın birlikte birşeylere sahip olmanın tadını çıkartın.
Neyse her zamanki gibi konuyu uzatıyorum ama uzatıyorsam da uzatıyorum ne yapayım yav.
Gittik mobilya bakmaya. Her bütçeye uygun mobilyalar var elbette. 6bin TL'ye de bir oturma grubu sahibi olabilirsiniz 1700 TL'ye de. Neticede üstüne oturulan, eskiyen , bişey bu. Aman ne modeller var ne modeller, taşlısı, kadifesi, ketenlisi vs. Benim koltuk kriterim uzaktan bakınca "otur bana bebek ", oturunca da "yat bana bebek , uzan bana bebek" desin yeter olduğu için bulmam zor olmadı. Yatak odasında da envai çeşit saçmalığa baktıktan sonra güvendiğimiz bir arkadaşımıza beğendiğimiz modeli yaptırdık. İstediğimiz ölçüde içini de istediğimiz gibi çizdirerek çok uygun fiyata yaptırdık. Misler gibi de oldu. Bütün mobilyaları bir günde bakıp beğenip aldık. Ne mağaza mağaza gezecek, de de kataloglar karıştıracak enerjim yok.
Başından beri fikrim şuydu; insanlar evlenme olayını çok büyütüyorlar, çok fazla ağır ve gereksiz detaylarla yüklüyorlar.  O yüzden en baştan beri normal bir hazırlık planım olduğu için öyle devam ettik. Davetiye ve şekeri tek seferde tek dükkanda hallettik. Kusura bakmayın ama bin tane yere bakmaya gerek duymuyorum. Duyulmasını da saçma buluyorum. Bunların hepsinin sebebinin hep anafikirden uzaklaşıp (anafikri birlikte bir ömür saadet )saçma detaylarla uğraşmak olduğunu düşünüyorum. İki insanın o hazırlıklar boyunca birbirini gırlatlayacak duruma gelmesinin başka izahı da yoktur sanırım. Çünkü biz bütün bu hazırlıklar sırasında bir kez bile kavga etmedik. Ettiğimiz kavgaların hazırlıklarla uzaktan yakından ilgisi bile yoktu kendi saçma sebeplerimizdi her zamanki ...

Kızlar, evet yuvayı dişi kuş yapar ama bu görevi o kadar abartmayın, açgözlülük etmeyin, damadı yolunacak kaz gibi görmeyin, yüzüğünüz stork olmasa da olur, mutfağınızda ankastre olmasa da olur. Kendinize gelin.

Ölmeden önce köşesi açıcam artık yazılarımın sonunda.


Ölmeden önce , küçük mutlu bir yuva yapabilmiş olmayı isterdim.



foto