4 Eylül 2007 Salı

amelie

Şu anda Amelie filmi var tv8 de.Dün kutulardan bahsederken Ameile'nin banyosunda bulduğu kutuyu gördüm ve hatırladım.O teneke paslı kutular nedense bende hep bir merak uyandırmıştır.Vasfiye yengemde öyle yuvarlak teneke bir hanımeller kutusu vardı,anneannemde de vardı değişik bir tane.İçinde iğneler,tarak,iplik,makas gibi tuhafiyeler vardı.Ama ben o teneke kutuyu çok severdim hala hatırlarım o metalik kokuyu.
Bir de nedense hayalet resimleri çizmeyi severdim her yaptığım resimde mistik bir öğe olurdu.Mesela annemi çiziyorum arkasında telefonla konuşan bir hayalet çizerdim.Veya koltukta oturan bir çift çizerdim arasında ya da arkalarında bir hayalet olurdu.Ve şimdi aklıma geldi onda da telefon olurdu nedense.
Bugün duş perdesi için aldığımız boruyu nalbura götürdüm bir parçası eksikti,onlarda yokmuş.Yine göründü koçtaş yolları.Bakalım parçayı alınca takabilecekmiyim.
Gittim ...

3 Eylül 2007 Pazartesi

catch the rainbow

Yine çabucak gece oldu.
2 gündür hastayım,Burger King kazazedesi,bana genelde dokunur ama 2 seferdir yataklara düşürdü.
Bir kutu aldım kendime,düşünüyorum içine ne koysam diye.Güzel hoşa giden bir kutunun içine ne konulabilir?Fotoğraflar?Bir sürü fotoğraf kutum var üstelik kutuda duranı değil gözümün önünde olanı seviyorum.Mektuplar?Öyle bir kutum zaten var önceden git gide artardı,arkadaşlarımla mektuplaşmayı severdim.Sena ile her gün görüştüğümüz halde,Duygu ile çok eskiden beri mektuplaşırdık.Bir dolu mektup var.Sevdiğim bir çok alışkanlık gibi bunun da kaybolmasından hoşnut değilim aslında.Ama buna mani olamadım sanırım.Bir kutu..Şimdilik makyaj malzemelerim var.Kutuları severim,hep sevmişimdir.Çocukken de kendime kutular yapar içine benim için değerli ne varsa koyardım.Misketler,para,sevdiğim bir etiket,gördüğüm güzel bir taş,sakız,şeker,sönmüş balon,sevdiğim kitabım işte ne varsa o an önemli gördüğüm.Onu bahçenin uygun bir köşesine kazdığım çukura koyardım sürekli yerini değiştirmek gerekirdi çünkü sümüklüböcek,solucan vs geliyordu etrafına.
Oldum olası ıvır zıvırı severim.Yşanmışlık kokan ıvır zıvırı ama.Sinema biletleri ,Burak'ın bana verdiği otobüs bileti,hatta babamın en son ağzını sildiğim peçete.Sapıkça mıdır sanmam.Freud buna ne derdi acaba.

of of of ruh yok.
bu iş hayatı beni bitirecek monoton sıkıcı bir yetişkin olacağım.

30 Ağustos 2007 Perşembe

iz bırakanlar unutulmaz

Şu anda Vega'nın enfes şarkısı "iz bırakanlar unutulmaz" ı dinliyorum.Ve her zaman olduğu gibi "Ben bu şarkıyı nasıl dinlememişim" diyorum.
İşe başladım,bugün 2.günümdü.Dün sabah heyecanla uyandım giyindim gittim.4 durak falan önce inmişim meğer,yürüdüm biraz iyi geldi ama yürümek.Sabah 9 dan 12 ye grup vardı.Önce kahvaltı ettik poğaçalar reçeller her şey,sonra grup odasına girdim.Bir mental retardasyonlu çocuk,bir spastik ve bir üstün zekalıdan oluşan grubumla önce ne yapacağımı düşündüm.Evet spastik ve aynı zamanda mental retardasyonu olan çok zordu.Gün içinde birden fazla nöbet geçirdi.Diğerleri çok kolaydı,okuma yazma çalışmaları yaptık oyun oynadık çok iyi geçti.2 de de bireysel öğrencim Bora geldi.Bora down sendromlu,çok uyumlu,sempatik çabuk kavrayan bir çocuk.Dün biraz sıkıldım,çocuk yoktu ben yabaniydim insanlar biraz tuhaf geldi ama geçti.Bugün daha mutluydum saat 3 e kadar çalıştım durmaksızın.Ama yarın bireyseller arasında 15 dk ara vereceğim ki dinlenebileyim zihin olarak yoruldum doğrusu.

Bu aralar manyakça şeyler yapıyorum ve düşünüyorum.Bakalım neer olacak,elimde değil,daha fazlasını söylemek yapabilmek isterdim hem de çok çok ama...Bu zaman da geçecek..Sadece üstünde düşünmeyi seviyorum,düşüncelerim kimseye zarar vermez en azından.
Yarın haftanın son günü,beni sakin bir haftasonu bekliyor sevgilim tatilde,Duygu pazar akşam dönecek,ben de tüm haftasonu dilediğim gibi kendi başıma tatilimi yapacağım.
Yazmaya başlayınca güzel bir karar gibi gelmişse de malesef paslanmışım.O yüzden buna bir son vereyim bu akşamlık.

gittim.

26 Ağustos 2007 Pazar

yeni bir iş

Düşünüyorum da,evdeki defterimi veya bu blog u seçmem gerekiyor,ikisine birden yazmak çok zor rapor vermek gibi 2 yazı birbirinin benzeri.Bir günlük defterde yaşanmışlık vardır,içine ıvır zıvırı tıkıştırırsın,sevgilinle gittiğin sinema bileti,sakız kağıdı,önemli bulduğun şeyler işte,defterin içine koyulabilecek ne varsa.Ben bu işte oldukça sınırları zorlamıştım defter defter olmaktan çoğu kez çıkar,iki kapağı bir araya gelmek bilmez defter bittiğinde.Hem gizli şeyleri de yazabilirsin deftere en gizli düşüncelerini,başkalarına manyakça,sapıkça,saçma veya aptalca (hepsi aynı kapıya çıkıyor) gelebilecek şeyleri yazarsın.Sonra ne bileyim en yakın arkadaşına beslediğin duygular ("aman allahım o değişiyor,geçen gün bana şöyle dedi böyle dedi,sanki ben bilmiyorum çok zayıfladığımı hıh!")bu gibi şeyler işte.Buna rağmen şimdilik buna yazmaya devam edeceğim.

Bu uzun ve gereksiz girişten sonra asıl meseleye dönelim.İş buldum.Bir özel eğitim merkezinde haftanın 5 günü 9 dan 6 ya çocuk gelişimci olarak görev yapacağım.Çarşamba günü başlıyorum ve heyecanlıyım.Tam anlamıyla ilk gerçek özel eğitim deneyimi olacak.Sabah 9 dan 12 ye grup terapisi,1 den 6 ya 1 er saatlik bireysel terapi.Çok okumalıyım,çok öğrenmeliyim.Özel eğitim çok zor bir hadise.Terapiye aldığınız çocuğun birden avaz avaz bağırmaya başlaması,kendine zarar vermesi ya da size saldırması an meselesi.Birden kendi dünyasına gömülüp kaldığında onu başka şeylere yöneltmeye çalışıp istenilen davranışları kazandırmaya çalışmak ise sizin işiniz.Çok zor.Hem aileler için hem sizin için hem çocuk için.Henüz sınıfları bireysel odasını,çocukları ve yardımcımı görmedim.Çarşamba günü başlayınca nasıl bir başlangıç yapacağımı bilmiyorum.Geçen yıllarda anaokulunda çalışırken ilk günler kendimi tuvalete kapatıp nasıl dövündüğüm,"ne işim var benim buradaaaa" diye içimden haykırdığım dün gibi aklımda.Zamanla atmıştım üstümden o ruh halini çocuklar da bana alışınca.Bakalım Çarşamba neler olacak.

22 Temmuz 2007 Pazar

Robin'den

Sonunda tatile gittim geldim.Her şey çok ani gelişti,bir kaç gün içinde hazırlanmak zorunda kaldım.Aslında gitmek istemiyordum nedense bunca isteğime rağmen.Her neyse sonunda gittim.Or-jan'a.Hmm nasıl bir yer bi düşünelim...En son 6 yaşındayken gittiğimde bataklık bir yerdi çok az ev vardı.Şimdi ise yaklaşık 1100 evlik büyük bir site haline gelmiş.Bazı evler gayet bakımlı hoş,bazıları ihmal edilmiş bakımsız kalmş.Bir yandan hayalim gibi;beyaz ev,dışından iç dekorasyonuna kadar,iki bahçe istediğin bitkiyi yetiştir (tabi ki istediğin gibiden kasıt "her bitki" değil),bisikletlerle site içinde ulaşım,yürüyüş alanları,komşuluk sakinlik,durağanlık.Kötü tarafları;aşırı sakin,tesis yetersizliği,"almancı gençlik" istilası (mütemadiyen almanca konuşan gençlik parantez içi parantez isteyen istedğiini konuşur bize ne? ) durağanlık(!), merkezlere uzaklık saçma bir ulaşım ağı.(10 dk ilerdeki Akçay'a 3 farklı araçla gidip gelmek!).Araban yoksa oraya varmak eziyet,uçak yok tren yok vapur yok sadece otobüs en az 7 saat!.
1.gün:Yolculuk çok uzundu,perişanım eve varır varmaz yatıyorum.Denizde yosun var giremiyorum.Akşam Akçay'a gittik İstanbul'dan bir telefon;5 Ağustos'da taşınıyoruz evimize.
2.gün:Hava çok rüzgarlı,deniz ayakkabısı adım nefis bir şey denize girebiliyorum.
3.gün:Rüzgar berbat,sahilde oturamıyorsun kumlar kırbaç gibi vuruyor,kitap okuyayım güneşlenyim diyorum,nafile.
4.gün:Gün boyu Zeytinli'deydik.Kahvaltıya geldik,çok kalabalık,insanlar dip dibe güneşleniyor.Feci sıcak deniz buz gibi:)Sıkıldım şu internet cafeye gideyim bi.Bu ne kalabalık çoğu da 10 yaş altı, çocuklar oyun oynuyorlar hala counter strake çılgınlığı.Nefs çiğ börek yapan bir yer keşfettik ablamla adını unuttum ama şimdi gitsem bulurum yerini.Aaa bu kolye ne güzelmiş,aa ne güzel bir bileklik hemen alayım.Lunparktayız,at yarışı oyunu var ne hoş insan başladı mı kendini alamıyor.Eeh yetti bu Demet Akalın her yerde aynı şarkı ,kıran mı geldi diğer şarkılara!Bizim zamanımızda balerin daha hızlıydı şimdi çabucak bitti.Çok üşüdüm eve dönelim.Haydaa minibüsü kaçırmışız şimdi 40 dk bekle üfff.
5.gün:Sıkılıyorum!!Yan taraftakilerin kedisi Zeytin çok şeker.Ece ve benimle oynuyor çok oyuncu ve akıllı bir kedi.Siyah ve yavru.Güneşlenirken arı soktu!!Çok şiş ve batıyor.
6.gün:Denize yalnız geldim.Deniz güzel hava çok çok sıcak.Kitabımı neredeyse bitiriyorum.Bitince Auschwitz'in Külleri'ni okuyacağım.Zeytin beni annesi sandı.Kucağıma alınca birden mırıldamaya ve tişörtümü emmeye başladı ve annesni emerken yaptığı pati hareketlerini yaptı.Çok tatlı alıp eve götüresim var.
7.gün:Evi boşalttık.Gece 24:00 da otobüs.Püff gece yolculuğundan nefret ederim.İnşallah 33 numara cam kenarıdır.Dudağım yara oldu enfeksiyon kaptı çok sancıyor.Otobüsümüz geldi inanmıyorum koridordayım.Nasıl uyuyacağım ben.Ağlıyorum,otobüs bastı beni ,inmek istiyorum, eve gitmek istiyorum,uyumak istiyorum,neler oluyor bana!!!İyi değilim inmek istiyorum varamayacağız İstanbul'a.Tamam bir şeyin yok.Hayır var iyi değilim nefes alamıyorum neler oluyor bana,şimdi bayılacağım.Mola yerine çok mu var of off.Moladayız.Koltuğun koluna yaslanayım bi belki uyuyabilirim.Sakinim tamam,işte feribota geldik bile.Ohh evdeyim.Hemen yatağa.OOOOF bütün dünya beni arıyo geldik tamam.Sersem gibiyim yolculuk aklıma geldikçe fena oluyorum ilk kez otobüste panik atağım tuttu bir daha nasıl bineceğim otobüse ben?9 saat sürdü yolculuğum yuh.
Vee bugün.Sersemliğim geçti.Evimize bakmaya gittik.Adi kadın Firuzan evi mahvetmiş te bırakmış.Her yer pislik içinde parkeler berbat.
Sevgilim buluştuğumuzda baş başa olamayacağımızı söyledi birlikte bi takm işler var onları hallederiz dedi sen de yanımda olacaksın ama bütün gün işte ne güzel dedi.Ben baş başa geçirmek istiyorum 2 hafta görüşemedik zaten üff kızdım.
Ev heyecanı var.Yeni bir yere taşınırken bende şu duygular hakim oluyor;sevinç,merak,heyecan,hüzün,"keşke babam da burada olsaydı" düşüncesi,"acaba bu eve hırsız girer mi" korkusu vs.
Bilemiyorum.Çok bile yazdım sıkıldım bile.
Bi kaç film kiraladım.İzleyeyim.
Gittim.

18 Nisan 2007 Çarşamba

ilk

Çok uzun zaman oldu böyle yazmayalı,halbuki ortaokuldan beri günlük tutardım 2 sene öncesine kadar.Aklımda da epeydir vardı blog yazma fikri,neticede yine kişisel defterin gibi bunu da en azından senin tanıdıklaırn okumuyor ama bir yandan da için için istediğin gibi birileri okuyor.
Yine bir duraklama dönemine girdim evde bütün gün to gibi durağan yatak-kanepemde kamp yapıyormuş gibi eşofmanlarla vakit geçiriyorum.Ne zamandır dışarı çıkmadığımı dışarı çıktığımda yaptğım makyajın kalıntıları iyice silinip yüzümün enn olduğu gibi haliyle kalmasıyla anlıyorum "vay" diyorum "epey olmuş,bi dışarı çıkayım" film kiralıyorum günlük alışveriş falan.
Sonunda beni 2 haftadır bilgisayarımın karşısındaki yatak-kanepeme bağlayan Lost dvd lerim bitti.Bir süre normale döneceğim yani.saatlerce ekrana bakmaktan gözleirm kızarık yorgun bazen baş ağrıtıyor.
Dün gece D.yi gördüm rüyamda gelinlikle üzgündüm ama üzgündük.Bir fırsatı olsa,konuşabilsek eskisi gibi, ama olmaz bozuldu sanki bir şeyler eskisi gibi olmadı rüyamda da.
Yine bir Eskişehir planımız var B. ile.Cuma gidip Çarşamba akşamı dönülecek.Perşembe gününe bağla gidip gitmeyeceğimiz,çok ta istiyorum gitmek,iyi gelir tatil olur.
Saatlerim şaştı gece olmuş bile saat:01:30 şimdi tv açsam annem dırdır yapar.
Bu aralar durağanım işte ilk yazım da böyle.