28 Kasım 2011 Pazartesi

Yine yuva hep yuva





Bu kuzucuk dün akşam nasıl olduysa bizim siteye gelmiş, kendini kartonların üstüne atmış yatıyordu. Bugün baktım yine orada. Bizim sitedekiler bir kaç kedi dışında hayvan istemiyorlar. Benim sahiplendirdiğim yavru kedilerin kardeşleri falan bir bir yok oldu. Bu köpecik  de yakında sır olup gitmeden bir yuva bulmak istiyorum. Hiç sesi çıkmıyor, bir kenarda kendi kendine uyuyor oynuyor. Of ne olur şurada dursa ama yok istemezler işte, rahatsız olurlar. Ne zor şu köpecğie yuva bulmak şimdi :(
Yavru daha, erkek, en fazla 5 aylıktır. Kapıcı site dışına çıkartıyor bu geri geliyor. Birileri de yemek vermiş, ben de dayanamadım mama ve su verdim gizlice. Ne yapacağım bilmiyorum.
Paylaşır mısınız lütfen. Sizin bir katkınız olur belki. Bahçeli bir eve, ne bileyim bir siteye misler gibi bekçi olur.


İletişim için mail:    ishagul.us@gmail.com

26 Kasım 2011 Cumartesi

blue valentine




Bir aşk hikayesi yazmasına bakmayın siz. Aşkın ölüşünün filmi bu aslında. Bir yandan nasıl aşık olduklarını ve evlendiklerini görürken bir yandan da evliliklerinin bitişini izliyoruz. Ah ah ah mahvetti bu film beni. Film boyunca "hadi be ne olur devam edin , ne kadar zor olabilir ki devam etmek, sarılın devam edin" dedim durdum .
Çok güzel çok.
Mutlaka izleyin.

25 Kasım 2011 Cuma

Epeydir yazmıyordum, Yedikule bekliyor

Havalar soğudu , biz kendi kedi-köpeklerimizle sıcacık evlerimizde otururken dışardaki ve barınaklardaki zavallı hayvanları da düşünmeliyiz. Cam önlerimize ekmek ve su koyarak kuşları, kapı önüne veya bir esnafla anlaşıp onun dükannının önüne bir kap su ve yemek artığı koyup çevredeki kedi-köpeklere hayat verebilirsiniz.
Tabi ki de bizim yerimizde bu hayvancıklara bakan barınakları unutmamak gerek. Gidebiliyorsak düzenli ziyaret etmeli (hem de çoluk çocuk), gidemiyorsak da oturduğumuz yerden yardım edebiliriz.
ACİL KURU VE  YAŞ MAMA -MAKARNA-BAYAT EKMEK-BİSKÜVİ-SÜT-ESKİ GAZETE-ESKİ BATTANİYE-YORGAN-YASTIK
TETRADOKS TB-CEFADEY AMP-İECİLİN AMP-DEPOMEDROL-BEMİKS C TB-ERCEFURLY TB-FLAGLY SERUM


Bu linkten yardım sayfasına ulaşabilir,
ve
mama ve ihtiyaç listesindeki bazı malzemeleri satın alıp barınağa kargoyla yollayabilirsiniz. 


Ayrıca Yedikule'nin 2012 masa takvimi de hazır. İster alın ofisinizdeki masanıza koyun, ister hediye edin

http://www.fatihbelediyesiyedikulehayvanbarinagi.com/ana-sayfa/2012-yedikule-takvimimiz-hazir/



23 Kasım 2011 Çarşamba

Çalışmak isteyeceğim hiç aklıma gelmezdi

Vay anasını yahu. En son işle ilgili  "işe gitmek istemiyorum" falan yazmıştım. Sonrasında da  işten çıkmıştım. Bazı kararlar da almıştım falan fıstık. Sonra bir hafta dinlenip iş görüşmelerine gittim. İş buldum da. Üç gün çalışmaya karar vermiştim. Bizim işin avantajı işte. Yeterince tecrüben olunca böyle iş gününü kendin belirleyebiliyorsun. Sonra dediler ki "iş onayınız alınır alınmaz arayacağız başlarsınız." iyi dedim. Bu arada ilçe milli eğitim binalarında işler o kaddar aaaağğğğğğır ağıır ilerler ki ben 1 aydır evde oturuyorum bu sebeple. Yahu alt tarafı onay vereceksiniz be adiler. Bütün gün kıç kebabı yapıyorsunuz, aldığınız oara gözünüze dizinize dursun. Onayım olmadığı için çalışamıyorum. Evet bu soğuklarda evde olmak, battaniye altında bütün gün film izlemek kitap okumak güzel ama kredi kartı ekstresi gelir, tel faturam gelir, taksidim gelir, e kendi ihtiyaçlarım gelir. Artık evlendim "Hadi Uzi üç-beş atasın şuraya paracık" diyecek halim yok. Ben alışmışım yıllardır kendi paramı kendim kazanırım. Utanıyorum yavrular. Bu ay mucizeye imza attım zaten, en son aldığım maaşımı nasıl yettirdim kendimi tebrik ediyorum. Demek ki oluyormuş ama zor oluyormuş. Mesela diyorum ki artık para harcamayacağım, evden çıkmayacağım. Sonra bir arkadaşım arıyor dışarı çıkalım diyor. E gitmeyeyim mi şimdi, bu da can yani . Öyle o da can bu da canan derken sona geldim artık. Zaten şurda çalışacağım haftanın 3 günü, ben tatilimi yine diğer 4 gün yaparım. Evren sana mesaj yolluyorum duy sesimi, eğer hayrımaysa çıksın artık şu onay.
Hayır düzenim de bozuldu. Gerçi alışkanlıklarımı bozmamak için uğraşıyorum. Erken kalkıyorum, çok geç yatmıyorum, bütün gün pijamayla durmamaya gayret ediyorum ama çalışmaya alışmışım ben. Ajandama bile bakmıyorum, plan program yapmıyorum. En son ne zaman regl gördüm onu bile bilmiyorum. Evde pasif oğlu pasif oldum. Harbiden işleyen demir ışıldarmış. Sadece ev işine taktım. Evet ben ! Ev sanki hiç bi zaman yeterince temiz değil gibi geliyor. Her gün süpürme, prayı burayı düzeltme hali. Zaten daha önce de yazmıştım ben evde hemen domestik oluyorum. Bana yaramıyor. Uzi 'nin bile tavrı değişti. Nasılda evdeyim ya işleri yapmam normal gibi geliyor ona. O eve gelince başardığım büyük işleri anlatıyorum (evi süpürdüm, çamaşırları katladım vs. ) o da ee daha normal ne olabilir ki bakışlarıyla bakıyor. Ataerkil oldu yahu.

Bu arada Metis'in 2012 ajandası çıkmış . Hemen aldım.

21 Kasım 2011 Pazartesi

Trend


                                                             Serdarortaçing


                                                        

                                                          Nancy'de yeni akıma uydu. Ve çiçek açtı.

20 Kasım 2011 Pazar

Ayakkabılar


Geçen Uzi ile konuşurken aklıma geldi. Eskiden evlerin dış kapısına bebeğin ayakkabısı asılırdı hatırlayan var mı bilmem. Bizim evde de vardı. Sanırım Murat abimindi , emin değilim. Neden böyle bir adet vardı acaba merak ediyorum. Bu ayakkabı hadisesi ölünce de oluyor. Öleninkini kapı önüne koyuyorlar.
Siz öyle bir bebek ayakkabısı görünce ne hissediyordunuz bilmem ama ben o kişinin bir zamanlar çocuk olduğunu aklıma getiriyordum. Mesela bizim kapıda asılı olan artık yetişkin olmuş birine aitti ve ben onu hep yetişkin gördüm. Böyle olunca sanki o hiç çocuk ve bebek olmamış gibi gelirdi.
Acaba daha önce böyle bir film yapılmışmıdır bilmem ama benim aklıma hep şu gelir ; acaba nefret ettiğimiz birilerini bir zamanlar bebek olarak görsek ne düşünürdük. Örnek vereyim. Mesela Hitler'le ilgili bir film olsa. Biz onu bebekliğinden itibaren izlesek, annesinin ona sevgisini, oyunlar oynamasını, yürümeye başlamasını, konuşmaya çalışmasını, o sevimli hallerini, masumluğunu görsek ve daha sonra dönüştüğü kişiyi görsek onunla ilgili fikirlerimiz değişir mi.? Düşünsenize etrafımızdaki herkes bir zamanlar bebekti. Annesi ve babasının sevgisiyle çocukluk yaşamıştı. Masum tatlı bir hayata bakışı vardı.
Anneannemin evine gittiğimizde düşünmüştüm. O hayatını bu evde sürdürdü, ben onu tanıdığımda o zaten yaşlıydı. Oysa o da gençti, bebekti, çocuktu, güldü, ağladı, neşelendi. Bir hayatı oldu.
Ayakkabıdan nereye geldim ben de şaştım.
İyi pazarlar.

16 Kasım 2011 Çarşamba

İyi ki doğdum



Artık neredeyse 27 oldum. Geçtiğim yaşımda bir sürü güzellikler gördüm . Evlendim, hala evli olduğumuzu tam anlayamasak da evlendik. Birbirimize "ya biz evlendik şimdi baksana biz çekirdek aileyi oluşturuyoruz öyle mi?" desek de evlendik. Mutlu olduk, yeni bir aile olduk .
İşle ilgili radikal kararlar aldım. Büyüdüm de sanki biraz.
Yeni bir kedimiz oldu. Biber bizim oldu. Nancy ve onunla nasıl yapacağımızı bilemesek de Biber hanımı sokağa bırakmaya içimiz elvermedi.
Kaybettiğim dostlarım oldu, beni şaşırtanlar oldu. İyi gün dostu bile olamayanları da gördüm kuyumuzu kazmaya çalışanları da gördüm.
Ama geride bıraktığım yaşımın en büyük kaybı anneannem oldu. Onun gün be gün elimizde erimesini gördük. Ölümüne üzüldük ama kurtulduğunu düşündük. Tesellisi zor, her gece rüyama giriyor kendisi, evi vs.
Geçen gün bir tanıdığım " bir dilek tut, en çok istediğin şeyi düşün" dedi. Düşündüm de. Daha bişey istemediğimi fark ettim. Tam da sevdiğim yaşımdai sevdiğim insanlarla her gün şükür ettiğim bir hayat yaşıyorum zaten. Sanki daha fazlasını istemek (hele ki maddi şeyler) nankörlük olur. Evet sağlık ve mutluluğun daimliğini diledim.
Şimdi yeni yaşımda da bunu diliyorum. Sevdiklerimin sağlığı ve mutluluğunu diliyorum.

10 Kasım 2011 Perşembe

kayıp

Anneannemi kaybettik. 5-6 ayda gittikçe küçüldü , gittikçe kötüleşti ve hayata veda etti.
Yastayız yine.