27 Nisan 2011 Çarşamba

Ayşegül Öğreniyor

Haftasonu akrabalara davetiye sebebiyle ziyaretler yaptık Uzi ile. Bunların arasında 10 senedir görüşmediğim büyük halam da vardı. Kendisinden çok çekinirim çünkü o resmidir, karizmatiktir, her zaman kraliçe gibidir. Asla açıkça eleştirmez , davranışlarınızı düzeltmez ama bakışıyla oturuşuyla bile kendinize çekidüzen vermeniz gerektiği izlenimini verir. O sebeptendir ki ben küçücük bir çocukken bile evlerine gittiğimde oturduğum koltuktan kalkmaz, vitrinlerinin üzerindeki çeşit çeşit oyuncak bebekleri isteyemez, orada bulduğum doldurulmuş deve ile saatlerce mecburen oynardım. Orada o kadar baskı altına hissederdim ki, yolun karşısındaki çocuk yuvasının bahçesini camdan izleyip oradaki çocukların eğlencesine imrenirdim. Daha sonra oradan ayrılıp küçük halama gitme vaktimiz gelince de içten içe göbek atardım. Çünkü küçük halam çok eğlenceliydi, evinde çok rahattım, kendisi de çılgındı, iki köpeği vardı ( şimdi hayatta değil köpekleri ne yazık ki ) , çoluk çocuk severdi hepimizi memnun etmeye çalışırdı. O yüzden büyük hala sırasını geçirip küçüğüne gittik mi yine kendim olurdum.
Ama artık büyüdüm, değiştim, kendime güvenim geldi, artık nişanlıyım da, koskoca yetişkin oldum, artık halaları ziyaret etme vakti geldi dedim ve arayıp pazar günü geleceğimi söyledim ikisine de. Küçük için sorun yoktu ama büyük beni içten içe yedi, gidene kadar her gece düşündüm, tedirgin oldum, vazgeçsem gitmesem mi dedim, çocukluk sanrılarım çıktı sanki meydana. Uykusuz geceler geçirdim. Sitemden nefret ederim ben, isterse babam olsun sitem edildi mi dağları taşları haykırarak delmek istiyorum. Halamın sitem edeceğinden çok korkuyordum, ya neden aramadın sormadın mevzularına girer de ters birşey söylerim kalbini kırarım diye ödğm kopuyordu.
Pazar günü geldi çattı, bu kez önce küçük olana gittim eğlenceli olana. Evet yine aynı halam, evinde rahatım, kendisi hala biraz çılgın, yemeklerimizi yedik, güldük sohbet ettik ve büyük olana gitmek üzere oradan ayrıldık. Büyük olanın kapısının önüne geldiğimde kallbim çarpıyordu, ellerim buz olmuştu, üstüm başım düzgün mü diye baktım kendime. Of dedim ne olacaksa olsun. Kapıyı açtılar hepsi kapıda beni bekliyordu, onlar da briaz tedirgindi 10 sene sonra niye geldi acaba diyorlardı bence. İçeri geçtik, insan nereye giderse kendisini de götürüyor, o evde yeniden çocuk Ayşegül oldum. Koltuğun ucuna iliştim, büzüldüm, kekeledim, saçmaladım, heyecanlandım. Sonra yavaş yavaş yendim kendimi, onlar da rahatladılar , Uzi'nin varlığıyla iyice rahatladım, babamdan bahsettiler mutlu oldum, epey bir süre oturduk orada. Uzun sessizlikler de oldu kabul . Ama memnun oldular geldiğime, ben yine kendi kindarlığıma uyuz oldum. Bunca sene aramadığıma sormadığıma üzüldüm. Büyüdükçe anlıyorum ki arada bir memnun etmeniz gereken insanlar var. Üstelik zamanla sizden bekledikleri tek şey hatırlanmak oluyor. Hayata dair yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum, bu da öğrendiğim birşey oldu benim için.

Bu aralar işle ilgili bir karar vermek, plan yapmak durumundayım. Lütfen her şey yolunda gitsin lütfen .

23 Nisan 2011 Cumartesi

köpek sahibi olmak





                                                              Bazen böyle bişey


20 Nisan 2011 Çarşamba

45




45 gün kaldı.
En temel şeyler neredeyse tamamlandı. Ajandalarımız dolu, her hafta bir iş var. Bu işlere koştururken , hatta gelinlik alırken bile pek farkına varamamıştım ama geçen gün davetiyenin içinde adıma dikkatle bakınca kafama dank etti. Lan dedim evleniyorum ben. Seneye bu zamanlar başka bir evde başka bir düzenle olacağım. Klişe gelebilir ama bir burukluk yaşıyorum. Annemden ayrılıyorum,o yalnız kalıyor, şu an evim olan yuvamdan başka bir yeri "evim" olarak benimsemeye gidiyorum.
Acaba oraya girince de "oh eve geldim" diyecek miyim?
Buna alışmak ne kadar sürecek?

İkea'dan aldığım kitaplık bütün kitaplarımı alacak mı?


Köpeğim hangimizde kalacak?

11 Nisan 2011 Pazartesi

8 Nisan 2011 Cuma

Odunla geberesice

Mesaj olarak geldi bana bu haber http://www.haberturk.com/yasam/haber/618820-hayvanseverler-arasinda-infiale-neden-olan-o-video
İzlemeyemedim tabi dayanabilir miyim. Hemen gerekenleri yaptım dilekçemi verdim valiliğe mail attım. Biz iğneyle kuyu kazıyoruz, bir kediyi öldüren aşağılık herifin davasını takip ediyoruz bu sefer başka yerden vahşet haberi geliyor.
Ne olur tepkisiz kalmayın:
http://www.sessizkalmasucaortakolma.com/dilekce/dilekce_detay.asp?id=795

valilik@samsun.gov.tr

Vezirköprü Darıçayı Alan köyü sakinlerinden Aziz Zengin,Arif Çakar ve Nefise Çakar isimli şahısların savunmasız bir köpeği elektrik direğine bağlayarak dakikalarca sopayla öldüresiye dövdüğü görülmektedir.

Bu kisiler, 5199 sayili yasayi ihlal etmekle kalmayip ayrica insani ve ahlaki olmayan bir davranis sergilemektedir.
Bu olaydan 3 gün sonra köpek ölmüştür. Köpeği döven kişi ve annesine İl Çevre Müdürlüğü tarafından 400TL para cezası uygulanmıştır. Edindiğimiz bilgilere göre bu akli dengesinin bozuk olduğu raporu alan kişiye ailesi tarafından koyun karşılığında köpek temin edilmekte ve bu şiddeti onlar üzerinde tatmin etmeye devam etmektedir.
Yani bu bir kereliğe mahsus bir şiddet değil, düzenli olarak devam eden seri şiddetler dizisidir.
Bu videoyu çeken kişi aynı aile tarafından taciz edildiğini belirtmektedir. 
kaynak: http://www.sessizkalmasucaortakolma.com/dilekce/dilekce_detay.asp?id=795

7Kule bekliyor



Epeydir bu bölümü ihmal ettim o yüzden şimdi vakit geçirmeden yazayım.
Bu tatlı kedicikler annesiz kalmışlar, onlara anne şefkatini aratmayacak yuvalar aranıyor.
Ayrıca barınakta 3000 kadar köpek olduğu için ihtiyaçları hiç bitmiyor, zaten her gün ama her gün bu canlara yemek vermek gerekiyor, ekmek bulmak gerekiyor, ilaç gerekiyor, temizleyici gerekiyor.
Kısaca:

Bu linkten yardım sayfasına ulaşabilir,
ve
mama ve ihtiyaç listesindeki bazı malzemeleri satın alıp barınağa kargoyla yollayabilirsiniz.

ACİL BAYAT EKMEK BAYAT EKMEK BAYAT EKMEKKKKK
KURU VE YAŞ MAMA(KÖPEK KEDİ)-MAKARNA-
BİSKÜVİ(PETİBÖR )SÜTÜMÜZ VAR AMA BİSKÜVİMİZ  BİTMEK ÜZERE.
YEMEK DAĞITIMI İÇİN TEKERLEKLİ ÇÖP ARABASI-BÜYÜK BOY PLASTİK KOVA
ESKİ GAZETE-KOKULU YÜZEY TEMİZLEYİCİ-BULAŞIK DETERJANI-NON STERİL ELDİVEN-ISLAK MENDİL
CANURAL KULAK DAMLASI-SAVLON DEZENFEKTAN-7 NO STERİL ELDİVEN
KARMA AŞI-DIŞ VE İÇ PARAZİT İLAÇLARI-2/0 VİCRİL-KAFEMİN AMP-LİBAVİT K AMP-HİSTAVET AMP-
CİPRO TB-LİBALAKS -TRANSAMİN AMP-ASİST AMP-



Ayrıca ziyaret de edebilir, sizi sevinçle karşılayan köpecikleri doyasıya sevebilirsiniz.

Ölmeden önce, bir sürü hayvanla dolu kocaman bir çiftliğim olsun isterdim.

6 Nisan 2011 Çarşamba

Fotomu da çekerim kendimi de gizlerim

Be heyy blog sakinleri ! Komik oluyorsunuz. Hem kendinizi teşhir etmekten geri kalmıyor hem de türlü atraksiyonla 3.sayfa haberlerindeki gözü siyah bantlı tipler gibi oluyorsunuz. Bari oldu olacak Flash tv maskesi takın.
Bu tipler evlerini, kıyafetlerini, kendilerini olduğu gibi görüntüler ancaaaaaak o yüzünü kimselere göstermezler, yüzlerini de komik abidik gubidik şeylerle gizlerler. Ben de bir örnek yaptım.(evet başka işim gücüm yok)



Örnek 2:



 Aldım kendi fotomu gizemli foto yaptım. Mazallah nazar değer, uğursuzu var hırsızı var tu tu tuuu.

Diğer bir tipler de kendini değil de saçını, parmağını falan gösterenler. Çok gizemlisiniz doğrusu :) Sadece kendi fotoları değil eşi çocuğu nesi varsa böyle yarım görünürler. Yarım familyası.

Örnek:


Bloggerlar yapıyor da ünlüler yapmıyor mu sanki böyle abukluklar. Mesela şu ünlülerin "sosyal sorumluluk" projelerinde vermiş olduğu pozlar var efenim. Çeşitli ünlü fotoğrafçılar tarafından çeşitli yüz mimiklerinde fotoğraflanıyorlar, biz de falanca ünlünün kaymış ağzına, açılmış gözlerine veya "perişan" bakışına bakıp bilinçleniyoruz. 

O halde ben de halkı bilinçlendireyim istedim ve hayvan hakları için böyle bir fotoğrafımı sizinle paylaştım. Hadi bakalım bilinçlenin.



 Son olarak itim Nancy köpek ve benim çılgın bir maskeli balo sırasında çekildiğimiz "eyes wide shut" temalı fotomuz. Gizemliyiz ailece yapacak birşey yok.



Ölmeden önce , öldükten sonra kullanılmak üzere şahane bir foto çektirmek isterdim.

4 Nisan 2011 Pazartesi

Akbaba olmasın- akraba olmasın



Cuma ve cumartesi gidip evin perde ve ıvır kıvırlarını da hallettim. Daha doğrusu bir ekip çalışması gerçekleştirdik. Cuma Ebru ile, cumartesi de ablamla birlikte bu işleri hallettik. Ben bakkal alışverişine bile sevinen biri olarak bu kocca alışverişe bayıldım. Bir de farkettim ki ben domestik oldum. Eve aldığım eşyaları hemen Uzi'nin evine taşımak ve hemen yerleştirmek istediğimden dolayı hemen bir taksiye atlayıp alabildiğim kadar çok eşyayı alıp evine götürüyorum.
Bu işlere koyulduğumdan beri sağolsunlar bir sürü arkadaş-eş-dost tanıdık "bir şey lazımsa söylemekten çekinme, bize de bir görev ver halledelim" dediler ve yardımcı oldular. Bu eş-dost takımının içinde dikkatimi çeken şey hiç bir akrabanın bu gruba dahil olmamasıydı. Akrabalar ve yetişkin tanıdıklar (aile yakınları vs.) böyle durumlarda evlenen çifte yardımcı olmak bir yana sanki sadece sitem yapmak içn var olduklarını düşündüklerinden dolayı hiç arayıp sormazlar. Biz bu evlilik işlerine başladığımızdan beri akrabalardan herhangi bir yardım talebi veya yardım talebini de geçtim bir arama hal hatır sorma nasıl gidiyor falan gibi şeyler görmedim. Yardım derken maddi anlamda bir yardımı kastetmiyorum tabi ki. Ama bırakın aranmayı nasıl gidiyor diye sorulmasını binbirtürlü sitemle karşılaşıyoruz. Böyle saçmalık olamaz. Sanırım bazı tipler böyle durumlarda evlerinde oturup şöyle diyor "hmmm dur bakalım beni arayacak mı , hmm dur bakalım beni düğününe çağıracak mı, dur bakalım telefonla mı çağıracak yoksa evime mi gelecek, dur bakalım beni kınasına çağıracak mı, çağırmazsa trip atarım küserim ben büyüğüm akrabayım ne yapsam haklıyım bana ne."
Bu zihniyeti anlamam mümkün değil. Gerçi anlaşılır bir şey olmalı benimki de laf. Kan bağıyla zoraki kurulmuş bir yakınlık beklentisindense elbette ki kendim seçtiğim kafaca uyuştuğum hayatımı paylaştığım arkadaşlarım daha çok hatırşinas olacaklar.
Benim bu konudaki tavrım belli ;gölge etmesinler başka ihsan istemem. 8 Hafta kaldı, benimle mutlu olacak, sevinecek eşim dostum olsun bana yeter.



Ölmeden önce, istenmeyen tüylerden kurtulur gibi istenmeyen akrabalardan kurtulmuş olmak isterdim.

1 Nisan 2011 Cuma

Parayla ilgisi yok

Trendyol'un sahibinin röportajını okumuştum bir keresinde. "Trendyol'u kurmak için parayı nereden buldunuz?" sorusuna " Sekiz yıldır çalışıyordum bir kaç YÜZBİN dolar biriktirmiştim öyle girdim bu işe" cevabı vermişti. Hönk diye kalmıştım. Çok iyi ya, ben de o işten yapmak istiyorum arkadaşlar. Ben 6 yıldır çalışıyorum ve bir kaç YÜZBİN dolara hala 60 yıl kadar uzağım. Bu muhteşem hayatlar yaşayan insanların röportajlarını falan okurken çok eğleniyorum. Mesela dünyayı gezmekte olan birisiyle yapılan röportajda diyorlar ki " bunun parayla ilgisi yok ben tutkularımı yerine getirmek için bla bla ..." Yahu nasıl ilgisi yok. Diyor ki ben Delhi'de günde 10 dolara yaşıyorum mühim olan para değil. Ya salak mısınız diyorum sırf uçak bileti zaten bir ton para sen orda 10 dolara yaşamışsın bu bir başarı değil ki, zaten Delhi'ye gitmeye gerek yok , bu ülkede zaten tutkularını geçtim hayatta kalmak için günde 10 dolardan az paraya yaşayan insanlar var bunu nasıl söyleyebiliyorsun.
Hah bir de sosyetik röportajları var. Soruyorlar onlara da, " şık giyinmek için çok para harcamaya gerek var mı?". Hepsinin de cevabı hazır " hayır yok bunun parayla ilgisi yok ben koleksiyon parçalarla pazardan aldığım bir tişörtü kombinliyorum mesela. Ama koleksiyon parça yüzlerce dolar bu arada.
Tutkularımın peşinden gittim parayla ilgisi yok
Bir sabah uyandım ve artık fotoğrafçı olmaya karar verdim parayla ilgisi yok
Bu işi yapmak istemediğimi fark ettim ve o gün istifa edip falancayı açtım parayla ilgisi yok
Afedersiniz ama bok yok !



Ölmeden önce , "zengin olmamın parayla ilgisi yok, tutkularımın peşinden gittim" demek isterdim.