29 Ekim 2008 Çarşamba

Could shoulder

Tamam bu ayrılık üzerine bir yazı daha değil.Çünkü dünyada tek ayrılan ben değilim,kim bilir daha kaç insan şu an ayrı-ayrılmak üzere-ayrılmayı düşünüyor-tam şu an ayrılıyor...Şu dakika itibariyle ekşisözlük te ayrılıkla ilgili bir şeyler yazanlar 8 kişi falan.Ayrılıp hayata küsmüş arkadaş sayısı şu an 2 hatta.Hmm hayata küsmedim ben yahu,niye küseyim,daha tecrübe edilecek çok şey var.Şu zamanların acısından bile sadistçe zevk almam çok mu anormal?Ben hala aşk için umut olabileceğine ve tekrar emek vermeye değecek birileri olabileceğine inanıyorum.En azından şu yaşadığım yorgunluk geçince.Bir yerlerde Burak ve benim için tekrardan aşkı ifade edebilecek birileri olmalı.Acaba ilk hangimiz olacağız.
Bugün işimle ilgili neler yapabilirim diye bir şeyler baktım nette.Ne çok şeyi kaçırıyorum,eğitimler sertifika programları,yeni yöntemler,gelişmeler.Keşke daha kaliteli bir kurumda olabilseydim,belki ilerde transfer olurum.
Yazılarım ne karmaşık,kafam da böyle işte ordan oraya atlıyorum...

11 Ekim 2008 Cumartesi

Ece


Minicik minicik miniminnacıktın doğduğunda.Kırmızı,pembe,beyaz karışımı tenin,kötü kötü bakan maviş gözlerin,kara kara saçların,bütün minikliğine rağmen kocaman ellerin ve ayakların vardı.Ben senin için sırasıyla"aayyee","öjedüül","ayşeüğş","ayşedül","ayşegül" ve "teyzeciğimmm" oldum.Koca ellerin ve ayakların daha da büyüdü kısa zamanda.Milyonlarca güzel anımız oldu birlikte.Minicikken annen uyurken gece ben sana mama hazırlardım,bitmeyen şarkıları söylerdim uyu diye.Sonra büyümeye başladın hem de çok hızlı bir şekilde.Kaç çocuğun ilk cümlelerinden birisi "Hipopotam istiyorum" olurdu ki?Senin ilk söylediğin kelimeler ve cümleler zaten bizi hep şaşırttı.Daha tam konuşamıyorken "elips" diyordun,daire numaranızı tanıyordun.Yüksek sesten korkardın hemen ağlardın oysa biz seni bağıra çağıra sevmeye alıştırdık zamanla,başka türlü kısık sesle sevgi olur muydu hiç.Sonra parklara gittik,denize girmeye korktuğun için sahilde takıldık,kumlarla oynadık,kedileri sevdik,resimler yaptık,filmler izledik.Ama yine de yetmiyor yetişemiyorum.O kadar hızlı büyüyorsun ki yetişmek mümkün değil.Korkarım bir gün bir bakacağım Lise yaşına gelmiş bana sevgilinden bahsediyor olacaksın ve ben şok olmuş ifadelerle "ne zaman büyüdü bu çocuk" diyeceğim içimden.
Çok akıllı,çok iyi kalpli,biraz mızmız,hayvanları çok seven (kesinlikle bu yönün bana çekmiş),biraz utangaç,kudurmayı seven,yemek yemeye üşenen,ağlayınca kusan,tv izlrken kafasını sağa sola yatıran, tek gözle izleyen,uykun gelince veya daldığında dudağının ucunu parmaklayan,köpeklerin kuyruğunu pronto tozal yapmak için kestiklerini düşünen,annesini babasını dünyadaki her şeyden çok seven her şeyden önemlisi mutlu bir çocuk oldun.
Bugün 5 yaşını bitirdin canım benim.Hasta olduğum için gelemedim seni göremedim ama "çok mutluyum teyzeciğim" dedin bana telefonda.Anneannen çektiği fotoğrafları getirdi bana,bir de süngerbob lu pastanın ayağını.

Canım yavrum,canım yeğenim.İyi ki doğmuşsun iyi ki gelmişsin ailemize.Seni çok seviyorum.

8 Ekim 2008 Çarşamba

Vaziyet,arkadaşlar,sevgili ve diğerleri.

Uyku hali,iştahsızlık,gel-gitli ruh hali,bitmeyen bir tembellik hali ve agresiflik.Büyük bayram tatilinden sonra ortaya çıkan tablo bu.Kendimi,kendime ne olup bittiğini anlayacak kadar uzun süredir tanımadığım için yine anlayamıyorum ne hissettiğimi ne yapmam gerektiğini.Sabah yataktan çıkamıyorum,gün boyu uykum oluyor,bir an önce eve gitmek istiyorum vs. vs...
Vaziyet bu yani.
İlişkimizde benim kafamdaki grafiğe göre tekrardan yükselişe doğru giderken dün geceden beri aşağı doru inmeye başladık.Epey iyi gidiyorduk uyumlu,komik,olayları büyütmeyen.Bilemiyorum bu sefer ben gerçekten iyi gidiyordum,en azından kafamdaki dırdırcı ve karamsar sesleri susturuyordum.Şimdi duruma göre ya onun bu durumuna destek olup susacağım (çünkü bu zaman geçecek) ya da protestoma devam edeceğim.Bence insanlar uzun ilişki kurmamalı,insan kimseyle herhangi bir etiketin içine girmemeli,rahat olmalı.Karısı olmak,kocası olmak,nişanlısı olmak yani herhangi bişeysi olmak niye bu kadar cazip bilemiyorum.Ait olma isteğinden dolayı mı?Toplum ittiği için mi?Seçildiğini,beğenildiğini,istenildiğini tasdik ettirip fiyakasını atma hevesi mi?Ya da hepsi mi?
Kendimi bildim bileli gelinlik,aile,çocuk hayalleri kurmadım.Planlarımda ve hayallerimi hep kendimin üstüne kurdum.
Burak'a kadar.Burak'la olup kendimi onunla bir hayat kurmaya dahil etme isteğime karşı koyamıyorum.Aslında yine ne evlenmek,ne düğün,ne çocuk istemiyorum.Sadece ve sadece onunla olmak istiyorum.Bunun da başka bir yolu yok muu?Bir sevgili insanı ne kadar değiştiriyor.
Düşünüyorum da belli durumlara girdiğin arkadaşlaırn vardır.Bazı arkadaşlarınla serserilik yaparsın serseri olursun,bazılarıyla kültür sanat takılırsın kültür adamı olursun,bazılarıyla dedikoducunun teki olursun,bazılarıyla yakın ama belli sohbet limitini aşmadan konuşursun (benim msn insanları dediklerim gibi).,bazılarına herkesten kendinden bile yakın olursun,bazıları ağlamak için çok güzel bir omuzdur,bazıları da çatlayana kadar gülmek için tek başına bir sebeptir.Çok az kişiyle bunların birden fazlasına sahip olursun.Mesela bir arkadaşımla çok nadir konuşuruz ama birbirimizi hiç yüz yüze görmememize ve derinden tanımamamıza rağmen birbirimize sırdaşlık ederiz.O içindeki şeyleri döker,ben ona dökerim.Daha fazlasını ikimizin da umması hayal kırıklığı olur çünkü yapımız itibariyle birbirimize uygun değiliz.Ama arkadaşlar böyledir işte.Hepsiyle başka bir ruh haline girersin sanki.Sevgiliyken de hepsini birden olursun.Burak'tan ayrıyken çok büyük bir boşluk ve yalnızlık hissetmiştim.Sadece sevgilim değil en yakın dostum,o kadar yıllık geçmişim ve üstüne kurduğum geleceğim de yoktu.Mesele resimleri,mektupları,hediyeleri kaldırmak değildi ki."Biz" halinden "ben" haline geçmekti.Hayat adına heyecan verici yepyeni bir duyguydu ama yabancısı olduğum bir durumdu sonuçta.
Bir akvaryumum var.4 Tane balığım var.Çok sevimliler,bilseydim daha önce bir akvaryum alırdım.
Şimdi yatağımda tek başına kıvrılmış uyuyan Nancy'nin yanına yatıp uyumaya çalışacağım.
Benden haberler şimdilik bunlar.

2 Ekim 2008 Perşembe

1 yıl 1 ay sonra

Vay be,tam 1 yıl geçti en son yazıyı yazalı.Ne kadar da öfkeli bir son olmuş.
Hm bir bakalım bir yılda neler oldu.
  • İş değiştirdim,çok daha iyi,çok daha mutlu,çok daha tatmin edici bir yere girdim.Yine özel eğitim.Evime de yakın.
  • Bir ara çıktım oradan başka bir yerle bile anlaştım,ve oradan tatile Bodrum 'a gittim.Ama içim hiç rahat etmedi,patronum da 2 kere arayıp geri çağırdı vs.Ben de ayrıldığım yere geri döndüm.İyi ki de dönmüşüm.
  • Ve evet Bodrum'a gittim,Gizmo'mun yanına.Harika 10 küsür gün geçirdim,gezdim,yüzdüm,dans ettim,sarhoş oldum,çılgınlık yaptım, çok eğlendim.Rahatlıkla "en iyi tatil top 5" e girecek bir tatil yaptım.
    Tatil arkadaşını seçmek önemli bir olaydır.Tatildeki kişinin sıcaktan-soğuktan,böcekten,sinekten,yemeklerden rahatsız olup tatili cehenneme çevirmemesi,"ay yürüycek miyiz" dememesi gerekiyor.Tatili bütün gün sadece güneşlenmek,akşam da barlarda eller havaya yapmak olarak düşünmemesi lazım.Evet güneşte hiç birşey yapmadan uyuklayarak yattım,barda eller havaya da yaptım ama başka etkinlikler de yaptım.
  • Burak'tan ayrıldım.10 Gün süren ayrılığımız süresince rahatladım,ağladım,özledim,yalnızlık çektim ama bir an bile onsuz yapamayacağımı düşünmedim.Ayrılık çok acıydı,çok yakıcıydı.Aynı zamanda 5.5 yıllık en iyi dostumu,en yakın olduğum kişiyi,sırdaşımı,sevgilimi,gelecekte benimle birlikte olacağını düşündüğüm insanı,yol arkadaşımı da kaybetmiş oluyordum.Ama en son bir araya geldiğimizde,yani son görüşmemiz olduğunu düşünerek buluştuğumuzda çok acıydı gerçekten.Son sarılma,son konuşmalar,son gülüşmeler hatta.Arada bir gerilim olması ve çaktırmamaya çalışmamız falan.Olmadı ayrı yapamadık demek isterdim ama öyle olmadı.Çünkü son derece gerçek düşünerek, isteyerek, bilerek,ödümüz koparak devam kararı aldık.Sancılı,ve didişmeli geçen 3 ayın ardından iyiyiz,gerçekten iyiyiz.Mutlu ve huzurluyum.İnsanın hayatında 5.5 yıl aynı insanın olması çok ilginç gerçekten.Zaman bizi de ilişkileri de büyütüyor.
  • Vee en önemli değişikliklerden birisi dee köpeğim Nancy.Onu Aralık ayında arkadaşımın petshop unun önünde üstü başı kir içinde gördüm.Beni görür görmez üzerime atıldı.Bir gece yıkamak ve evde kalması için aldım ve hayatımın bir parçası oldu.Ondan asla vazgeçemedim.İyi ki de vazgeçmemişim.Beni ısırmasına (hem de defalarca),yatağıma halıya çiş kaka yapmasına,hayvansevmez misafirlerin evimize gelmemesine,kalmamasına rağmen o benimle kaldı.Kendisi Kerem'in tabiriyle "kuduygan ve saydıygan biy köpek".Kudurgan kısmına katılıyorum,ama saldırganlık mı?Sadece beni ısırmış ve bir sürü çocuk kuyruğunu çekmesine,kulağını çekiştirmesine rağmen dönmemiş bile olan köpeğime nasıl saldırgan derim bu haksızlık.Çok haraketli,çok komik ve enteresan bir köpek.Şu an poposunda bir don,boynunda kolyesi ile yatıyor haspam.

    1 Yılın sonunda biraz daha hayat tecrübesi edinmiş,biraz daha büyümüş (en azından ben öyle umuyorum),biraz daha değişmiş biri oldum çıktım.Bu yazının da son cümlesi bu olsun.Evet.