29 Haziran 2011 Çarşamba

Yeni hayat



Yeni hayatım aşağı yukarı şöyle geçiyor:
Sabah uyana-kahvaltı-giyinme- Call Of Duty oynama ve işe gitme
Eve gelme- yemek- Cod oynama uyuma

Yeni evlilerin her daim oynaştığını düşünen arkadaşlar. Diğerlerini bilemem ama içiniz çok fesat. Evlendiğimizden beri bir imadır gidiyor. Balayının nasıl geçtiğini soran patronuma bile meram anlatırken alı al moru mor oluyorum.
"çok güzeldi" ,"ilk akşam çok ateşlendim", "odadan hiç çıkmadım", "hep halsizim" , "doyamadık valla". Şimdi normalde bunlar normal cümleler aslında. Ama ben yeni evli olduğum için bir seks fikri hep kafada beliriyor. Aslınd aolay gerçekten öyle. İlk gece fasıldan dönüşte bir titreme bir ateş, sanırsın hummaya tutuldum. Ertesi gün uçağa nasıl bindim otele nasıl girdim kendimi nasıl yatağa attım bir ben bir de Allah biliyor. Balayı dönüşünde kesintisiz iki hafta başım ağrıdı, tansiyonum hep düşüktü ve başım dönüyordu. Her boktan şüphelendim. Bir ara tümör var sandım, bir ara biri büyü yaptı bile sandım düşün artık Daha bu hafta sağlıklı ve iyiyim. Ne oldu bana bilmem. Her akşam ama her akşam migrenim tuttu. Ağrı bu hafta geldiği gibi de gitti oh.
İnsanımız bir garip. E biz zaten Uzi ile haftanın 3 gününü birlikte geçiriyorduk. Ben ona gidiyordum kalıyordum. Şimdi 7 gün ordayım. Yani burda. Bir gün önce bunlar anormal karşılanırken şimdi evlenince "namusun kurtulmuş" oldu ve bazı tiplerin gözünde o.pudan evliye terfi ettim. Bir imza neler değiştiriyor içimizdeki pislik hariç. Ne ikiyüzlü bir tutum.
Neyse. Yatıyoruz Cod kalkıyoruz Cod. Ben kendimi oyun bağımlısı bilirdim , şimdi Uzi ile oyun bağımlısıyız sonumuz hayırolsun. Kıllı vahşi köpeğim Nancy de bizimle. Annemin yoğun alma ısrarına karşılık yanıma aldım. İtin yeri sahibinin yanıdır dostum. Bir maraz da çıkarmadı, mutlu mesut bizimle.
Bu ilkokul tarzı "bu yazı nasıl geçirdim" temalı kompozisyonumu burda keser, esenlikler dilerim.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Yeni evli kafası

Evlendik efendim.

Koşturmaca koşturmaca koşturmaca. Nikah gününe dair aklımda kalan en belirgin şeylerden biri koşturmaca. Nikaha nasıl yetiştik, masaya nasıl oturduk, hepsi hayal gibi. Son dakikalarda bile sürekli her işe yetişme telaşındaydım. Merak edenlere, ayağıma Uzi bastı. Beni katakulliye getirdi.
Sabah erkenden saatim çalmadan uyandım. Daha kimse uyanmamıştı, aldım köpeğimi dışarı çıkardım. Uzun uzun gezdirdim, koşturdum Nancy'yi. Eve döndün, iki lokma yiyemeden yallah kuaföre gittik. Saç ve makyaj konusunda zaten kararsız olan ben tam bir gestapo olan kuaför sayesinde biraz gerildim . Önceden adam gibi model bakmamanın sonucu işte.  Saçım makyajım yapıldı sonra ver elini Yıldız Parkı. Uzi'nin arkadaşı profesyonel fotoğrafçı, fotolarımızı o çekti. Ne zormuş modellik arkadaş. Şöyle dur böyle bak kafanı eğ gül yapay oldu bir daha gül, birbirinize bakın gülün vs. Zor iş vesselam.
Fotolar çekildi, eve döndük ben dinlenirim iki dakika su da içerim derken bu kez evdekiler salya sümük eşliğinde fotolarımı çektiler haydaa bir kez daha. Evden çıkma vakti geldi, Uzi'nin motorcu grubu da bize eşlik ettiler. Bir dolu motorcuyla nikah salonuna gittik. Annem , ablamın nikahına trafikten dolayı geç kalmıştı, çok üzülmüştük. O yüzden bu kez ya annem yetişemezse diye epey gerildim. Neyse ki benimkini görebildi.
Evetler denildi, tebrikler edildi koca bir ekiple eve döndük. Dinlendik kaynattık, bu kez de fasıla gitmek için evden çıktık. Biz düğün yapmadık. Onun yerine Beyoğlu'ndaki Teras Pera'ya gittik.

Sevdiklerimiz canlarımız yanımızdaydı. Çok güzeldi çok eğlendik, doyasıya giydim gelinliğimi de. Gerçi gelinlik sonradan beni dağladı , pişirdi ama olsun.  Yine nişandaki gibi hissettik Uzi ile. Vay be dedik ne çok sevenimiz var. Mutlu olduk. Sevindik.
O gece eve döndüğümüzde tam anlamıyla yorgunluktan ölüyordum. Yürüyecek dermanım yoktu, üstüne üstlük krepe yapılan saçlarım açılmadı, alışmadık şeyde don durmaz misali takma kirpiklerim gözüme battı, banyoda hem ağladım hem saçlarımı açmaya,kirpiklerimi çıkartmaya çalıştım :)

Ertesi gün balayımıza gittik. Bodrum Torba Zeytinada Otel. Herkese tavsiye ederim harika bir otel. Çok memnun kaldık. Yemekleri, odaları, hizmeti her şeyi dört dörtlüktü. Okullar kapanmadığı için kalabalık değildi Bodrum, hava bunaltıcı değildi. Yine motor kiraladık. Doyasıya gezdik, dinlendik. Çok çok iyi geldi bu tatil.

Ve eve dönüş. İstanbul gelir gelmez hasta etti beni. Havasından mıdır nedir günlerdir hastayım. Ateşim de var başım dönüyor.
Pazar günü oy kullanmak için annemin evinin (artık annemin evi oldu) oraya gittik, oy kullandıktan sonra da anneme gittik. Şimdi neden gelinlerin ağladığını anlıyorum. Çok zor geldi. Yabancı gibi o evden Uzi ile evime dönmek zor geldi. Annemin hazırladığı yemekleri bile görünce ağladım. Ben ki öyle ana kuzusu değilmdir ama demek ki öyleymişim. Herkes normal zamanla alışıyorsun kendi evine diyor. Tabi ki alışacağım insan nelere alışıyor. Mutluyum, sevdiğim adamla evlendim, ikimiz bir yuva kurudk aile olduk bu çok mutluluk verici. Sevinçle uyanıyorum sevinçle işten eve dönüyorum ama o burukluğu üzerimden atamıyorum. Hemen burnum sızlıyor . Hemen bi ağlama isteği oluyor.
İşte durumlar böyle.
Yanımızda olan, yardımları dokunan herkese teşekkürlerim var. Şebo'ma, Ebru'ma ,aileme, herkese ama herkese teşekkürler ediyorum yavrularım benim.


not: Fotolarımız için Selçuk ÖZEKEN'e sonsuuuz teşekkürler.

4 Haziran 2011 Cumartesi

Heyecanlı mısın? Ben de.

                                                                                ♥         

2 Haziran 2011 Perşembe

Elleri kolları kınalı bebek

Kına geçti
Sıra büyük olayda.
Kaldı 2 gün.
Bir veda havasındayım bir yandan. Ama heyecanlı olup olmadığımı soranlar oluyor, değilim Sevinçliyim. Değişiklik, yeni hayat, yeni bir şey fikri beni sevindiriyor. Tatil de cabası tabi. Kına gecesinde hep oynadım, durmaksızın sürekli devinim halindeydim. Öyle aman aman oyun havası falan bildiğim yok , Rima kadar özgür dans da edemiyorum ama pek yerimde oturmadım diyebilirim.

Malum kına yakılırken şarkı falan söylenirken herkes "ağla ağla adettendir" dese de kuduz gibi güldüm ben aksine. Ne ağlaması. Şu insanların her sevinçli eğlenceli anı kötü bir şeyle ilişkilendirmeleri ne abuk. Çok gülersin "başımıza bişey gelmese bari", kına olur "gelin ağlamalı". Hayır efendim. Şu hayatta her şey geçici, güldüğümüz anlar yanımıza kâr.


Yarın balayı için bavulumu hazırlayacağım. Güneş gözlüğüm, şapkam, güneş kremim, şortum, her şeyim hazır bir toparlaması kaldı.
Böyle durumlarda herkes aynı durumda oluyor mu bilmem ama ben daha bir kırılgan oldum. Her zamanki gibi iyi günümde tanıdığım arkadaşlarımı gördüm mesela. Şaşırdıklarım oldu, şaşırmadıklarım oldu,sevindiklerim oldu , kalan sağlar bizimdir kalan sağlar çok yaşasın !
Bir yanım bir an önce bu zamanlar geçsin hayatımı kurayım diyor, bir yanım zaten eninde sonunda hayatın düzene girecek bu anın tadını çıkar diyor. İkisinden biri seçmek zorunda mıyım yahu ilginç bişeyim.

Hala saçımı ve makyajımı nasıl yaptıracağımı bilemesem de, kuaför t-shirtlerim hazır .Aslan Ebruuuu !