19 Ağustos 2009 Çarşamba

Büyüklerin dünyasına hoşgeldiniz


Son zamanlarda artık bir yetişkin olduğumu idrak etmeme sebep olan bir sürü şey oldu. En son dün , kredi çekmek için bankaya başvurdum mesela. Evden kumbarasını alıp bankaya yatırmaya gitmiş bir çocuk gibi hissettim kendimi. Eskiden öyle reklamlar olurdu ya. Çocuk ailesi ile kumbarasını alıp bankaya gider, kumbaradan biraz para şeker meker toka falan çıkar. Kıza çocuğu minik ellerini bankacı kadına uzatır gülerek, anası babası da ideal gülümselerini takınır böyle salak salak.
Neyse.
Arkadaşlarım evlenmeye başladılar, boşanan bile oldu. Çocukları oldu. Daha sanki dün "ay ben bired pitle evlenicem" diyen arkadaşlarım çoluk çocuk sahibi oldu. Kendi işlerini kuran arkadaşlarım oldu. Önceden arkadaşlarımın sevgilisel problemlerine kafa patlatırken şimdi evlilik sorunlarına çözüm arar oldum mesela. Kendi işini kuran, askere giden arkadaşlarım oldu. Ya ben ne oldum mesela? Öğretmen oldum! Para harcarken kazanır oldum, sevgilisinin taşınmasına yardım eden, tatil planlayan, evde sevgiliyle evcilik oynayan biri oldum.
Önceden ne güzeldi. Seni ailen finanse ederdi, düğünlerde ne giyeceğine, ne zaman gidilip dönüleceğine ailen karar verirdi sen gidip oynayıp, yorgun düşüp en fazla masalarda uyurdun üstüne palto ceket atarlardı. Ev mi taşınacak, sen ayak altında durma yeter. Alırsın kitaplarını kolunun altına bir kenara oturursun herkes koşturur sen izlerdin. Elektrik, su, telefon vs faturalarını görmezdim bile öyle bir peri öder geçerdi sanki. Evde ne eksik bilmezdik aynı peri bilip yerine koyardı. Deterjan mı yok, şeker mi bitmiş hiç fark etmezdim bile. Evde gece musluk mu coştu, elektrik kontak mı yaptı, hiç sorun değil birileri senin yerine hallederdi sen gece gece elektrikçi tamirci bulmazdın. Temizlik falan söz konusu bile olmazdı. Başkası hallederdi zaten annen veya ablan... Sen de yaparsan arada eline toz bezi falan alıp ne ala işte övgü alırdın ama yapmazsan umursanmazdı pek.
Sevilecek bir sevgilin yoktu. Sadece sevmek de yetmiyor çocukluktaki sevgi gibi. Özen, emek istiyor. Aşk beslenmek istiyor. Güzel hoşluklar yapayım istiyorsun, sinirliyken "şu anda sinirliyim biraz bekle" falan diye olgunca laflar ediyorsun, tartışma sonrası uzun uzun duygularından bahsediyorsun olgunca yine. Çocukluktaki gibi ayağını yere vurup avaz avaz içinden geleni geçeni dank diye söylemiyorsun bekliyorsun duygulaırn yatışsın yetişkinler öyle yapar dimi.
Annene artık sen annelik ediyorsun sanki. O sana soruyor şuraya gideyim mi, şunu yapayım mı falan diye.
İş yerinde Ayşegül öğretmen oluyorsun. Maaş bordron falan oluyor. Kocaman anneler babalar sana hoca hanım falan diyor gözüne umutla bakıyor, senden bir çare bekliyor. Yıllık iznin oluyor, maaş gününü bekliyorsun. Öğretmenler toplantısına katılıyorsun falan.
Artık yetişkin içeriğe sahip (!) +18 hatta + 30 konuları bile konuşabiliyorsun. Koca koca insanlar bile sana artık cinsellikten, ilişkilerinden, kocalarından falan bahsediyor şaşıyorsun. Hala büyük gibi hissetmiyorsun çünkü.
Büyüklerin dünyası güzel, heyecan verici ama yorucu. Şehir hayatında yetişkin olmak daha da yorucu bana kalırsa.
Ben kendimi yaşsız hissediyorum yahu. Acaba 30 yaşımda nasıl hissedeceğim, büyük gibi hissedecek miyim?
Bilmem ki...

14 yorum:

Unknown dedi ki...

yok yok aynı oluyor ben 35 oldum hala aynılarını düşünüyorum hatta yazdığının her satırını...

Damlo dedi ki...

Daha yazını okumadım, okuyunca ayrı yorum.
Rüyamda gördüm seni, gezioduk yemek falan yiyoduk. İlginçti işte. Anlatırım bi ara.

Adsız dedi ki...

canım ya ne güzel yazmışsın...
ama bu her bloga bırakılan ne güzel bir yazııı değil...

ne güzel anlatmışsın büyük olamayı isteediğini ve bunun zor oldugunu...

evlendiğinde şu yazdıgın sorunların en az yarısı hallaoluyor emin ol tabi emin olacagın biri ile olursa:)

sevgiler:)

lale kunt dedi ki...

amaaan al benden de o kadar! hala yaşımı kavrayamadım, ne çabuk oldu bütün bunlar...
o evli insan da ben miyim acaba? 4 sene oldu bi alışamadım :)

Adsız dedi ki...

sen hep böyle yaşsız kal.. bu şekilde hayatını daha güzel idame ettirebilirsin bence. büyümek insanı çok yıpratıyor.

mermaid dedi ki...

"Elektrik, su, telefon vs faturalarını görmezdim bile öyle bir peri öder geçerdi sanki. Evde ne eksik bilmezdik aynı peri bilip yerine koyardı. Deterjan mı yok, şeker mi bitmiş hiç fark etmezdim bile."

Puck yazına bayıldım:) Benim de mesela, ne bileyim bir yere bıraktığım hırkanın, paltonun kendiliğinden hakkaten kalkmadığını anlamam zaman almıştı:) Ya da açık bıraktığım bir lambanın ben kapamazsam sönmeyeceğini:) Fatura diye bir şey mesela, hiç görmemişiz, ne bileyim marketteki ucuzlukları takip etmek falan gibi şeyler sanırım yetişkinlik. Maaş bordrondaki rakamla isteklerin arasında denge kurabilmek:)

Bu doğru bir şey mi bilmiyorum, insan sonra birden bu tür şeylerle karşılaştığında şaşakalıyor. Ya da ben öyle oldum diyebilirim:) Belki bizim annelerin yetiştirme biçimi. Belki "nasılsa büyüyünce yapacak şimdiden yapmasın" rahatlığı, belki kız çocuk korumacılığı. Gerçekten fikir soran yerine artık fikri sorulan insan olmak çok garip geliyor. Çok bilmiş ve hayatı çözmüş geçinen, düğünlerde topuz yaptıran, ciddi, evli barklı, soğuk, çocuklarla iletişimini kaybetmiş yetişkinlerden olmak ben de istemiyorum, olmayacağımı da biliyorum. Ama günlük hayatla ilgili kısımları hakkaten ilginç:) Sifon bozulunca napılacağını bilmek ya da bir çocuğun kaç yaşındasın sorusuna cevap verdiğinde gözlerinin büyümesi (parmağında o kadar rakam yok kiii) falan. Bunun dışındakilere ayak uydurabileceğimizi zannetmiyorum:) Ben hala iş yerinde "denizkızı hanım" dendiğinde dönüp bakmıyorum, bana seslenildiğini anlayamıyorum mesela:)

mermaid dedi ki...

ve bir de eminim 30'da da -şimdi büyük gibi geliyor ama ulaşında göreceğiz ki aynıyız- aynı hissedeceksin:)

stickman dedi ki...

ne güzel işte, hayatın boyunca içindeki çocuğu kaybetmeyeceksin demek ki :D bu arada +30 konuların ne olduğunu çok merak ettim :D

defneyleyasamak dedi ki...

cık sanmam...
33üm ama evdeki 3'den zarre farkım yok...

balböcükleri dedi ki...

merhaba punck.kuzenim gülcanın bloguna bakarken dikkatimi çekti yazın.bunları yazabiliyosan yeteri kadar büyümüşsün demektir.ya ben naapim 20 yaşında aldım oğluma kucağıma obana ben ona bakakaldım.2 gün sonra öptüm çocuğumu.sonra bunalımlar ve herkesin artık çocuklu kadınsın dediği halbuki yaşıtlarımın sokakta top voleybol oynadığı zamanlarım.hadiii hadiii düşünme bunları

Robin Goodfellow dedi ki...

funda: 35 bana nasıl da uzak geliyor, halbuki su gibi geçip gelecek dimi.

damlo:beni rüyasında gören 3. kişisin hayırdır :)

asyaselda:yine de bu sefer de evlilikle ilgili şeyler olur, ev hayatı, çamaşır ütü falan :) büyümek böyle , evlenmek de öyle.

uyuz cadı:ya bazen evde saçma sapan danslar eder, şarkılar söylerken "sen misin 24 yaşında" diyorum :D

gülcan: büyümeyi büyütmek sanırım yıpratıyor gülcancığım.

mermaid: bizim işe yeni başlayan birisi geçen 24 yaşında olduğumu duyunca ağzı 5 karış açık kaldı. beni 17 yaşında stajyer sanmış. oldum olası küçük gösteririm de sanırım bu sefer yetişkin gibi de davranmıyordum :) insan anlamıyor ki 24 yaş ne demek, yaş almak ne demek. 30 çok uzak ve biraz da korkutucu geliyor :) evli barklı kadınım tabiri bana çok uzak geliyor yahu gülesim geliyor. sanırım nasıl hissettiğinle alakalı bişey.

stickman: seni senii, bilirsin işte adamım + 30 konularını :D


defneyleyaşamak: bazen ben de kendimi öyle hissediyorum. kendi kendime diyorum "ilkokul 1" diye :D

serpil: hoşgeldin serpil.herkes ne çok konuşur dimi, sen evli çocuklu kadınsın şunu yapamazsın edemezsin diye. hayır böyle tek yaptıkları bizi mutsuz etmeye çalışmak. bence onlara direnmeliyiz, bildiğimizi okumalıyız. bunu diyenler mutsuz ve bizi de çekmek istiyorlar bana kalırsa.

Damlo dedi ki...

bu yaz arkadaşlarımla buluştuğumda sık sık bu konuyu konuştuk. laf dönüp dolaşıp hep aynı yere geldi. yahu biz artık 17 değiliz diip durduk. hepimizin hayat telaşı, elektrik faturası, son ödeme günleri olduğu halde biz hala aynı 17lik sıcaklıktaydık. salak die birbirimizin kafasına vururken 'yahu bunu dışarda yapmayalım, çocuklar dışarda örrtmenim örtmenim die dolanıor, karizmayı çizmeyelim'dedik.

sonra biz 35 de olsak değişmeyiz dedik aklımızda uff şu maaş güne ne zaman gelecek sorularıyla ;)

Ful yaprakları dedi ki...

30 yaşıma az kaldı,
oysa ben hala 18 hissediyorum ve insanların dediğine göre en fazla 22-23 gösteriyorum.
ben 6 yıldır çalışıyorum ama hala ailemle yaşadığım için çok yetişkin olamadım.
hep çocuğum hala öyle, evlenince de sanırım devam edecek bu, hatta çocuğum olduğunda da..
tabii bir gün inşallah ve "umarım ki."
+18i anladım da +30 konular ne:))

aysencifci dedi ki...

Ay, durun bunalıma sokmayın beni! 41'im hala deliyim!!
Evlenince sorumluluklarım artsa da, kapıyı vurup çıkamasamda içim aynı deli ve bu beni çooooooooookkkkk yoruyor.
Şimdi o peri benim ve bir yanım oturup kitap okumak isterken diğer yarım kızımla evcilik oynuyor. Çeyreğim bütçe yapıyor, diğer çeyreğim sokaklarda boş boş gezmek, alışveriş yapmak istiyor..
Deliricemmm:)