Farkettiğiniz gibi sınavı kazanamadım. Kazansaydım vur patlasın çal oynasın dünya aleme duyururdum zaten. Ama o boş sınav kağıdıyla kazansaydım şaşardım zaten. Neyse. Ailece uzun düşünüp taşınmalarımız sonucunda (daha doğrusu ben uzun geceler boyu düşünüp taşındım Uzi ben ne karar versem destekliyordu) bu yıl bir işte çalışmayıp sadece sınava odaklanmam gerektiğine karra verdiğimiz için bu yıl evdeyim.
Öncelikle söyleyeyim hiç bir zaman disiplinli bir şekilde ders çalışamadım. Öğrenciyken en iyi geçen sınavlarıma hep müzik dinlerken bir şeyler yazarak, film falan izleyerek yani son derece ders çalışma kurallarına aykırı davranarak hazırlandım ve başarılı oldum. Lakin ki artık genç değilim ve zihnim bazı şeyleri öğrenmede zorlanıyor. (Tamam itiraf ediyorum işime gelen şeyleri pek güzel öğreniyorum ama "ders" kategorisindeki şeyleri öğrenemiyorum) O yüzden bu yıl kendimi şartladım. Program yapıp çalışacağım (Allahım yazarken bile inanmıyorum kendime ya ) .
Girdiğim bunalımlar şöyleydi;
-Bu yaşa geldim ve yeni mezun olan biriyle aynı çaresizlikteyim
- Hayatımızdaki her önemli planı ertelemek zorunda kaldık
-Yoksa öğretmenlik benim için doğru karar değil miydi başka ne iş yapabilirim ki ?
-Acaba bu kadar tırmalamayıp akışına mı bıraksam?
- Evde ne yapacağım ki ben?
-8-9 Yıllık öğretmenlik emeklerim boşa gitti
Böyleyken böyle olunca bir karar almak şart oldu. Kabaca bir plan yaptık. Bakalım,şu tatiller bayramlar geçince başlayacağım ders çalışmaya.
Bu arada evde zaman nasıl geçirilir bir anlatayım. Sabah yine erken kalkıyorum çünkü geç yatıp geç kalkmaya alışıp miskinleşmek istemiyorum. Kahvaltıdan önce Nensi köpekle geziyoruz, ardından kahvaltı ve tüüüüüüm gün film, kitap, dizi vs. şeklinde geçiyor. Akşam olunca alıyorum bilgisayarımı mutfağa, mis gibi yemekler hazırlarken takip ettiğim dizileri izliyorum ( modern family, the mentalist, the americans vs. ) , sonra Uzi geliyor yemek yiyoruz, sonra ya oyun oynuyoruz ya film izliyoruz böyle böyle gün bitiyor. Gün bana ne katıyor? Hiç. Evde kadınlar ne yapıyor allahaşkına. O kadar sıkıcı ki. Tamam arada dışarı arkadaşlarıma gidiyorum falan ama çoğunlukla evdeyim. Zaten yakın arkadaşlarımın neredeyse hepsi karşıda. Trafiğn olmadığı saatler diye bir şey de yok artık İstanbul'da. Geçenlerde Ebru'ya gittim ve dönüşte resmen mahsur kaldım. Her trafiğe çıktığımzda İstanbul'a olan nefretim büyüyor.
Ya her hafta pazara gidiyorum yoksa habire marketten sağlıksız şeyler alıp yiyoruz. Ha sanki pazardakiler ultra sağlıklı ama daha feriköy organik pazar kafasına gelememişim demek ki.
Evde olmak gerçekten çalışırken güzelmiş, çalışırken evde olmanın bir kıymeti varmış. Şimdi haftasonları bile diğer günlerden farksız.
Ay bu yılı salim kafayla atlatayım daha da bir şey istemiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder