5 Mayıs 2010 Çarşamba

Bu seneki dileklerimiz hazır, haydi Hızır!

Yıllar önce ben ilkokuldayken, hıdrellez ateşi yakılmıştı her zamanki gibi mahallemizde. Ateşin en harlı zamanında abiler atlardı, alçaldığında da bi küçükler atlardık, sönmeye yüz tutunca da küllerine patates gömerdik.
O akşam da ateşin harlı zamanında abiler atlarken, ateşin önünden karşıya geçmek isterken bin kiloluk bir arkadaşım bana çarpmıştı ve ateşin içine uçmuştum. Saçlarım kirpiklerim yanmakla kalmamış, ateşin içine atılıp erimiş lastik bir top da elime yapışmıştı. Hala izi durur.
Hızır (a.s) ve İlyas (a.s) , Ab-ı hayat 'ı içerek ölümsüzlüğe ulaşmış , her yıl baharla birlikte gül ağacının altında buluşarak insanların dileklerini iletirler. Ayrıca Hızır(a.s) aynı zamanda bolluk bereket dağıtan ,temiz kalpli , insanlara yardım eden kişidir. "Hızır gibi yetişti" cümlesi de buradan gelir.
Bu akşam, biz de arkadaşlarla soluğu Ahırkapı'da aldık. Rengarenk etkinlik alanı, Romanlar, dilek ağaçları, müzik, bol kahkaha , yoğun kalabalık derken işyerindekilerin de dilekleri dahil olmak üzere cebime doldurduğum bir koca avuç dileği bulduğum gül ağacının dibine gömüverdim. Bir adet de kendi özel dileğimin de resmini yapıp dilek ağacına çaupt yapıp astım.
Keramet kulda değil yaradanda elbet. Bizimkisi arkadaşlarla sohbet muhabbet.


foto

1 yorum:

Mimmi dedi ki...

sabahın köründe uyumayan veleti alıp gül fidanı buldum annecim dilek dile ama yürümeyi dileme dedim :))
sonra kendi dileklerimi diledim, akşam üzeri denizi görünce aklıma nehir geldi.. Bir dileği de ona kullandım..
Diğerleri umrumda değil, bu sene "Nehir" gerçekleşsin yeter :((