2 Kasım 2010 Salı

eski işler eski dostlar vs.


Babamın makinesiyle çektiğim sanatsal bir foto daha : Transformasyon geçiren Nancy köpek.
Tatile az kaldı. Seneler önce gitmiştim Uludağ'a. Çalışmak için. Yaklaşık 1 ay kalmıştım , çokça eğlenmiş, az çalışmış bi de üstüne para almıştım. Ancak işi tamamlayamadım. Çünkü beni araba tutar ve arada sırada İstanbul'a dönüp 5 gün sonra yine dağa çıkıyorduk ve her seferinde dağa gelemeden içimde ne var ne yoksa çıkartıveriyordum. Tahmin edeceğiniz gibi kimse benimle yolculuk etmek istemiyordu. Sırf o döne döne çıkılan lanet dağ yolu yüzünden caanım işi yarım bıraktım. Yoksa iş süperdi. Turkcell ekibindeydik. Öğlen 1 'de işe başlıyorduk, işimiz de o antenli sarı şapkalardan 500 tane dağıtıp otele dönmekti. Ekipten olduğumuz için kayak, lift vs her şey bedavaydı. Her otel bize açıktı. Akşam bir otelde yemeği yiyorduk, bişeyler içmek için başka otelin salonuna gidiyorduk, gece çorbası veya mantısı için başka otele gidiyorduk oh la laa. Hatta sarı şapka alıp check-up yapmayı tekşif eden Acıbadem hastanesi doktorları bile oldu hahah. O sarı şapka için insanların neler yaptığına inanamazsınız. Adamın biri cipinden inip sıranın önüne geçip şapka istemişti (evet sıra oluyordu hem de upuzun), ben de sıraya geçmesi gerektiğini söylemiştim, adamsa üstüme yürüyüp beni itmişti, ben de yumruğu çakmıştım!  Hayır yumruk kısmı doğru değil sadece çemkirip şapkalarımı alıp otele dönmüştüm.Ne günlerdi. Şimdi yine gidiyorum, yanımda yarim... Gerçi bu sefer sezon açılmamış olacak belki kayak bile yapamayacağız ama tatilin kötüsü olmaz dimi. (Olur olur, Olimpos'a gidince olur.)
Bi sürü değişik iş yaptım ya şimdi düşünüyorum da. Sakız bile dağıttım sokakta. Minik sakız paketlerini gören prezervatif sanıp kaçıyordu o yüzden dağıtmak zor oluyordu ama alıyorlardı neticede. Şimdi öğretmenim.Artık düzenli iş-düzenli hayat rutininie girdim. Bugün çok sevdiğim bi arkadaşımla konuşuyorduk. Lisede ayrılmaz ikiliydik. Ne hayallerimiz vardı ne hayallerimiz. Beyoğlu'nda kocamaan terası olan bir evde oturacaktık. Eski Pera apartmanlarından biri olacaktı. Arkadaşlarımız gelecekti. Ev her daim kalabalık olacaktı. Biz de" rahat bir işte" çalışacaktık. İşin ne olduğuna henüz karar vermemiştik ama rahat olması lazımdı işte. Terasımızda yazın sinema geceleri düzenleyecektik. Partiler verecektik. Kocamaan bir projeksiyon ve kocaman minderler olacaktı. Zamanla koptuk birbirimizden. Ben öğretmen oldum o pazarlama gibi bişey okudu. Bugün konuşurken dedi ki ; ben de öğretmen olacağım olmuyor böyle, yeniden sınava gireceğim . Devlete başvuracağım sonra öğretmenlik için dedi. Ben de düzenli hayat planlarımı anlattım ona. Vay be dedik zaman geçmiş. Şimdi sağlam bir işim var ama o serseri zamanlarımı zırtık işlerimi özlüyorum. Sadece keyif için çalışmayı özlüyorum. Kendi çocuğum olursa onun da böyle deneyimleri olsun isterim açıkçası.
Neyse kısacası yine tatil zamanı geliyor. Dinlenme zamanı geliyor. Kış aylarını hiç sevmem. Depresif, soğuk, karanlık zamanlar... Bir an önce geçmesini beklediğim zamanlar... Bu zamanı iyi şekilde geçirmek için kendimce bazı atraksiyonlar buluyorum. Yaz gelsin, bahar gelsin. Mmm miss.

5 yorum:

Mimmi dedi ki...

ya ben de istiyorum o turkcell isindennn : (

Robin Goodfellow dedi ki...

şina: ben de bi daha istiyorum :D

Uzay dedi ki...

Haydi hayırlısı aşkım

rahat yazar dedi ki...

Ne kadar enteresan işler var:)Eminim eğlenceli olmuştur:) Öyle işler zevkli oluyor. Farklı insanlarla tanışmak ve yeni yerler görmek güzel.

Robin Goodfellow dedi ki...

uzay: haydi bakalım sevglim

rahat yazzar: her iş zamanla rutine giriyor sıkıcı oluyor , eminim o işte de uzun süre çalışsaydım bıkacaktım. o yüzden kısa süreli olması da ayrı bi güzellikti.