24 Şubat 2011 Perşembe

Şimdi çalışma günümü dörde çektim ya, hemen hafta bitmiş gibi geliyor bana çok eğleniyorum. Neredeyse haftanın yarısında çalışmıyorum mutluyum. Zor iş benimkisi, herkesin işi kendine zordur elbette ama benimkisi gerçekten  zor. Tüm gün problemli velilerle olmak bazen işin kendisinden de zor geliyor. Ha kendimi telkin ediyorum elbette. Daha zor işleri de yapanlar var , hem her çocuk 45 dk. sonuçta 45 dk dayan diyorum. En azından her seans tek çocuklasın diyorum. Bir şekilde idare ediyorum da işyerindekiler de boş durmuyor elbette. Geçenlerde kot pantolon yasağına baş kaldırmış kendimizce devrim yapmıştık ve kot pantolon giyebilri duruma gelmiştik. Buna karşılık idare bizden önlük giyme zorunluluğu getirerek intikam aldı. Önlüğümü seviyorum ama çocukla aramda bir mesafe varmış gibi hissediyorum,o yüzden genelde derslerde çıkartıyorum. Şimdi dün duyduk ki sınıflara kamera takılacakmış. Zaten odalarımızın kapısında cam var. Zaten veliler camdan izleyebiliyor. Bir de kamera olacak. Hey yavrum hey. Bütün gün tepenizde kamerayla iş yaptığınızı düşünün. İnsan yanlış birşey yapmasa bile o psikolojiye sokuyor tedirgin oluyorsun.
Nancy'nin ısırdığı yer hala şiş, kızarık ve kötü görünüyor. Çok acıyor. Bu köpek eğitimi konusunda dibe vurdum. Artık Cesar Millan gelse çözeceğini zannetmiyorum. Hayvan kendini aştı, kesinlikle ne zaman ısıracağı belli olmuyor. Gerçekten bu meseleyi çok takıyorum ve üzülüyorum. Başkalarının köpeklerine bakıyorum, ne hırlıyorlar ne diş gösteriyorlar, hepsi mutlu mesut sahibine güveniyor. Benimkisi tedirgin, huysuz bir köpek. İnanın çok düşündüm yaklaşık 4 senedir her açıdan inceledim hayvanı, kendi davranışlarımı. Buna göre hareket ettim. Ama bir arpa boyu kadar yol alamadım. Her kış olan yine oldu. Sadece bu kış biraz daha  geç ısırıldım. Zor durumlar yani.
Balayımızı ayarladık. Otelimizi, uçak biletlerimizi ayarladık. Planımızı yaptık. Çok zevkli.
Sırada diğer şeyler var. Bence en sıkıcısı davetiye listesi yapmak. Aslında bu dönem benim keyfini çıkarttığım bir dönem olmalı dimi. Öyle olmasına öyle de milleti de en çok taktığım dönem bu herhalde. Normalde başkasının ne düşündüğü pek umrumda olmazken şimdi laf etmesinler, aman huysuzluk çıkmasın diye dikkat ediyorum.
Nişanda başlayan "bizi niye çağırmadınız,bizi insan yerine koymuyor musunuz, nikaha da çağırırsınız artık" zırvaları yüzünden davetiye olayını sıkı tutmaya karar verdim. Ben davetiyelerini vereyim de ne bok yerlerse yesinler diyorum artık. Ne kadar sinir bozucu eş-dost varmış yahu. Yenilmeyeceğim ama, kararlıyım.
Yarın cuma heyfime bakarım artık :)

3 yorum:

Noni dedi ki...

Ahhh canım benim bu mutlu haberi aldığıma çoook sevindim!!! bir ömür boyu mutluluklar diliyorum size...
canım şunu hiç unutma böyle günlerde herkesi mutlu etmen imkansız, o yüzden sen elinden geleni yap ama gerisini de çok kafana takma, her düğünde eleştiren birileri mutlaka olur, önemli olan o gün senin mutlu olman, başkalarının değil, herşeyin en güzelini diliyorum canım öpüyorum kocaman!

Robin Goodfellow dedi ki...

noni: teşekkürler ederim ^^
zaten onu anladım, ne yapsan bazı memnuniyetsizler zaten mutlu olmayacak ben de sinirim bozulduğuyla kalıcam.
en iyisi takmamak :)
iyi dilekler hepimiz için :)

Mimmi dedi ki...

aresi cuma cumartesi pazar yolluyorum su ingido davasina, bi zahmet calis :D