20 Kasım 2008 Perşembe

Korku


Ebru (prima rima) nun yazısını görünce yazma arzum depreşti.
İlk korkumla kendimin yeni farkına vardığım yaşlarda tanıştım.Birden geceleri minik minik adamlar görmeye başlardım herkes yatınca.Böyle evleri vardı merdivenli,ben de onların yanındaydım,aslıdna istemezdim orada olmak ama gece olunca onları görürdüm.Başka bir kapı açılırdı sanki geceleri.Bir çok defa annemle babama anlatmama rağmen kötü rüya zannettiler ama ben büyüyünce anladım ne kadar korkunç olduğunu.Sonra çocukken okula palyaço gelmişti,herkes gösterinin sonunda yanına gidip burnunu sıkıyordu falan.Ben de sıra bana geldiğinde yaklaştım,palyaço bana parmağını sallayıp "Olmaaaz küçük kız" dedi.Ve ben o gün bu gündür inanılmaz korkarım onlardan.Ertesinde de Parlament siname klübü gecesinde "O" adlı film vardı.Çocuk aklımızla ablamla yalvarmıştık annemle babama isleyelim diye.Öyle ya büyük olay parlament sinema klübü filmleri izlemek.Ertesi gün okul var çünkü geç saatte yatmamız yasak.Yalvar yakar ikna ettik.Ben nereden bileyim filmin böyle olduğunu.Günlerce gecelerce uyuyamadım,ne zaman gözümü kapasam Pennywise ı görüyordum.Bir gece ağlamalarıma babam uyanmıştı gece başımda durmuştu. ( Yıllar sonra favori kitabım oldu "o" (it! ) )
Sonra 12-13 yaşlarımda yağmurlu bir günde arkadaşımla bir çanta bulduk.Bir hırsız çalmış parayı vs alıp fırlatıp atmış gibiydi.Kimliği vs almamıştı.Kimliği karakola götürdük babamla.Çantadan çıkanları teslim ettik.Bir şey hariç;bir kitap.Kitabın kapağı yoktu.Onu bulduğumuz gece okumaya başlamıştım ve bırakamamıştım.O yüzden ona el koymuştum şimdi utansam da.Saklamıştım kitabı herkesten.İlk korku kitabımla ve Stephen King amca ile de böyle tanıştım.Kitabın adı: Korku ağı imiş. (salem's lot).
Kendimi bildim bileli korkuyla yaşıyorum,bir çok ilginç olay da geldi başıma,gelmeye de devam ediyor.Örneğin geçen gün gündüz uyurken bir rüya gördüm,hala hatırlıyorum.Saat 5 gibi kestirirken gördüm.O kadar gerçek o kadar korkunçtu ki.Rüyamda; bir hastane odasındaydık ablamla.Ablam yatakta yatıyordu.Mavi boyalı bir odaydı.Odanın kapısında minik bir antre vardı oturduğumuz yerden girişi göremiyorduk.Birden odaya bir "şey" girdi.Ne olduğunu bilemiyorum tarif edemem ama sadece kafamızın içinde sesini duyuyorduk.Varlığını hissediyorduk.Odadaki saf kötülük gibi bir şeydi.Girişten sadece kıyafet gibi vücudunun bir parçası görünüyordu minicik bir yeri.Ve sürünüyordu sanki.Oda kararmıştı,atmosfer değişmişti.Ablam ağladı,o "şey" orada ama bir şey yapamıyoruz.Ben kendimi zorladım zorladım ve uyandırdım.Uyanmasaydım o "şey" in gerisini görebilecektim ama sanırım dayanamam buna.Çünkü bu rüyayı ilk görüşüm değil.
Rüyalardan çok etkilenirim.Şu an yazarken bile korktum.Bana birden bir haller olur.Odadayken birden içime bir korku dolar ve paniklerim bir şey hissetmiş gibi olurum.Hani görmez ama anlarsın ya öyle bir şey.Şimdi bazen Nancy evde bir yere bakar ve havlar veya ulur durduk yere.Baktığımda bir şey yok ama o ne görüyor bilemem.
Bu arada fotoğraflardakileri tanıştırayım.İlki çocukluk kabusum pennywise."O" filminden bir sahne.
Ötekisi ise İncubus.Yani onun tasviri elbette.İncubus gece uyuyan kadınlara tecavüz eden iblisin adı.Kadın olanı da succubus oluyor.Bir yerde İncubus un korkunç ve ünlü bir tasviri vardı ama bulamadım.Bulursam koyarım.
Yatayım artık,yatabilirsem...

11 yorum:

Jones dedi ki...

Sağol ya!
Gece gece çok içaçıcı oldu bu yazı..Hıh..
(Eline sağlık)

stickman dedi ki...

vay be, rüyalarında benimkilere rakip olacak cinstenmiş. (http://manyakruyalar.blogspot.com/ gerçi uzun zamandır yazmıyorum) hayal gücün süper. parlament pazar gecesi sinemalarını bende çok severdim. jeneriğide süperdi. palyaçonunda sana yaptığı afedersin ama resmen şerefsizlik. keşke kafa atsaydın ona, yada o parmağını alıp bükerek kırsaydın. Stephen King ile tanışman yine Stephen King tarzına uygun bi şekilde olmuş. iyikide el koymuşun o kitaba.

Robin Goodfellow dedi ki...

Frijit Jones:gece gece iyi gider dedim :)
stickman: yorum için teşekkürler,o palyaço da kim bilir neye bozulmuştur ama korktum bi kere :)gerçekten iyi ki de el koymuşum kitaba,böylece tanışmışım.Özellikle "o" kitabını okurken bile ödüm kopar :)

Adsız dedi ki...

::puck-robin:: evet ya bende de okudum hatta ona da dedim korku feci birşey ya birde insan garipten eşyalar genleşince gece çok feci oluyor canım.Bu arada demişsin ya bana temamı değişti diye; değiştirmedim ki ilk günden beri aynı hatta yanlar da bir sürü resim vardı bilakis onları silmeme rağmen sana yine de karmaşık mı geldi?

Robin Goodfellow dedi ki...

hayda bana değişik geldi tema :) çok fazla blog gezdim bu ara karıştırdım mı acaba?

Delfina ; dedi ki...

konuyla alakasız ama sağda çalan müzik kime ait?

Primarima dedi ki...

okumayacağım işte okumayacağım :)
yemin ederim okumadım bak :)hee bide o resmi kaldır çok sevimsiz aa o ne öyle,canavarlar filan palyaçolar filan, sonra "sihirli eller"(bloglardan biri) gelir kızar bak:)
bana gelip kızmıs da hehe ondan şeyettim arkadaşım:)

Robin Goodfellow dedi ki...

delfina:şarkı teoman a ait candan erçetin söylüyor.
şarkının adı:kim
ebru:hadi bakalım nasılsa ev kalabalıkken okuyacaksın :D
sihirli eller de beğenmediyse yazını okumasın mecbur mu?

pRncfRn dedi ki...

Çocukluk korkuları güzel ama :D

Onun dışında, korku, insanın en doğal duygularından birisidir.

Amélie Poulain dedi ki...

Ben de aynı korkulu çocukluğu yaşadım. Aylarca yıllarca gecelerim zehroldu...

Benden 5 yaş büyük ablam vardı. Hani ortaokul dönemi vardır ya kızlar bu dönemde hep cin-peri hikayeleri anlatırlar birbirlerine. İşte ablamın da o dönemleriydi. Bense ablamın peşinden tuvalet harici ayrılmayan tam bir başbelasıydım. Birbirlerine o hikayeleri anlatırken inatle "ben korkmam kiiğğğ" deyip yanalrında dururdum; ama sonra hep geceleri karanlıkta garip gölgeler görürdüm. Kafamı örtünün altına sokmaktan nefes alamazdım. Gözümü sıkardım, açarsam karşımda olmalarından korkarak. Odamazdaki gardrobun yuvarlak düğmeleri (açma yerleri) vardı. Altın sarısı halkalar geçiyordu içinden. Geceleri aynı göz gibi parlıyordu. Onlar beni mahvetmiştir. O yüzden geceleri hep ablamın yanına çıkardım (ranzamız vardı). Söyleyemezdim de neden olduğunu. Sonra bir gün anlattım, ablam bezle kapattı geceleri onları. Ama yien de hayallerim, korkularım kesilmedi. Yıllarca bu sürdü. Hep yattığımda duvar tarafına dönerim ki, öteki tarafta garip gölgelenmeler görmeyeyim diye. Son yıllarda aştım; ama yine de bazen sanki bir şeyler kıpırdanmış gibi geliyor. Işığı açıp, tüm odayı köşe-bucak kontrol ediyorum. Yoksa içim rahat etmiyor. Gerçi kontrol edince de huzur bulduğumu söyleyemem ama neyse....


Biyografi gibi oldu bu da. Kusura bakma uzun olduğu için...

Robin Goodfellow dedi ki...

yorum için teşekkürler öncelikle:)
korku hep bana manyakça bi zevk vermiştir böyle hikayeleri anlatmaya da dinlemeye de bayılırım.sonra korkarım ama kendimi alamam.yalnız o parıldayan gardrop kolları gibi ben de sağa sola asılmış ceketleri,ütülenip kırışmasın diye asılmış gömlekleri gece adam zannederdim ve ödüm kopardı.