22 Haziran 2010 Salı

Yorgunuum

Her gün , eskiden kalma alışkanlıkla evden çıkma saatimden 1 saat erken kalkıyorum, nete giriyorum, kahvaltımı ediyorum, hatta bazen duşa giriyorum, itimle ilgileniyorum mis gibi evden çıkıyorum. Amaa işe gittiğim gibi bir halsizlik bir yorgunluk, bıkkınlık artık Allah ne verdiyse o ruh haline giriyorum. Aylardır Empati'yi bitirmeye çalışıyorum -ki beni tanıyanlar normal bir kitabı 3-4 günde bitirdiğimi bildikleri için buna çok şaşırdılar . Kitabı açıyoruuuum hooop uyuyuveriyorum, koltuğumda kafamı bel yastığıma dayıyorum , rüya bile görüyorum. Ne bir şey öğretesim var ne salya silesim, ruhen bozuk durumdayım. Her gün işten kaytarma, kendimi kovdurma, kaçma, evlenince çalışmama planları yapmakla, zamanında kpss'ye çalışmadığım için kafama sçma, öğrenci gelmesin diye dua etmekle falan geçiyor. Her sabah işe gelir gelmez ilk iş ajandamı açıp tatile daha ne kadar kalmış diye bakıyorum. Acaba ücretli izin mi alsam diyorum, sonra yok lan diyorum daha paraşütle atlama için para ayırıcam, tatilde doyasıya harcamak için kenara para atıcam bir haftanı kaybetme diyorum sonra. Akşam eve dönüş zamanı yolda zihnimde metal müzik efektiyle stres oluyorum , eve girince de ooh diye kendimi banyoya atıyorum. Bu benim banyoyla aramdaki değişik ilişkiye bir göz atmak , derine inmek falan lazım. Ruhsal durumum her değiştiğinde banyoya giriyorum, üzülünce, stresliyken, mutluyken, sinirliyken...
Eve her geldiğimde iki misafire bakıyorum bir de, birisi penceremize yuva yapan , yumurtlayan bir güvercin. Anne güvercin yumurtanın üzerinde, baba da o bölgede koruma görevinde.
Korkmasın diye o camı açmıyoruz, o yüzden fotosunu da çekemedim. Öbür misafirimizse apartmanın yan tarafındaki çalılara doğum yapan kedi ve 5 tatlı yavrusu.  Her akşam buzdolabı poşetine koyduğum kedi mamasını camdan onların bulunduğu ve insanın giremeyeceği çalılığa fırlatıyorum. Anne kedi ve sevgilisi olduğunu tahmin ettiğim diğer kedi (çünkü yavruların yanına ve mamaya bi tek onu yaklaştırıyor) hemen mamalara koşuyorlar. Çok tatlılar yavrular.

Tatil planımıza 2 çift arkadaşımız daha eklendi, heyecan , sevinç, mutluluk içindeyim tatili düşündükçe.

Son olarak, dün down sendromlu bir öğrencime ev telefonu fotosu gösterip "bu ne? "diye sorduğumda bilemedi ama cep telefonunu gösterdiğimde "telefon" dedi. Artık ev telefonları tarihe karışıyor , çocuklar unutmuş bile.

Not: Bu son paragraf çok salakça geldi bana ama amaan napim ya.

7 yorum:

Üfürükten Prenses dedi ki...

uvvv çok güzelsin ;)

Robin Goodfellow dedi ki...

teşekkür ederim :)

Nihan dedi ki...

Ne tatlısınız yahu, poz vermiş bide seninki :)

Fifi Croissant dedi ki...

ikiniz de cok guzelsiniz hatta :))

bu arada yazinin buyuk kismini "hah aynen" diyerek okudum, ozellikle isle ilgili kisimlarini. sonumuz hayrola.

Robin Goodfellow dedi ki...

samtin niho: zor duruyor makineyi görünce ama oturtmayı başardım.

magissa: ne olacak bu iş halimiz bilmem magissa :(

Primarima dedi ki...

Tatlım son fotonun ne oldugunu anlayana kadar epey bir vakit harcadım neden deme yorgunlukdan boş bakıyorum sanırım.Bende tatıl için gun sayar oldum.Bittim cunku.
Az kaldı sık dişini...aklıma şimdi Çınarcık geldi :)
Balkon muhabbetlerimiz...
Sizin bisiklet keyiflerinize ve havuz sefanıza böb bön bakmam filan...birlikte bir tatıl daha yapmabilicekmiyiz bir gun dersin Aşşgül??Bu arada LEYLA ADLI KİTABI OKUYORUM İKİ GUNDUR TAVSİYEMDİR.

Robin Goodfellow dedi ki...

primarima: yaa çınarcıktan bu yana kaç yıl geçmiş Eprucum. Birlikte yine tatil yapar mıyız bilmem, inşallah yaparız.